Sosyalist İşçi

Mart ayında yerel seçimlerin yapılacağı kesinleşti. Seçimler yine sert politik kutuplaşmaların göbeğinde gerçekleşecek. Gezi eylemleri ve bu eylemlere yaklaşım, çok açık ki seçim kampanyalarında sık sık işlenecek.

Dile kolay, hükümetin açıkladığı sayılara göre yaklaşık 3,5 milyon insan eylemlere katılmış. Bayburt dışında yaklaşık 5000 yerde eylemler olmuş. Sadece İstanbul’da 1,5 milyon insanın eylemlere katıldığı tahmin ediliyor. Böylesine büyük bir hareketin seçimlerde bir etken olmaması zaten mümkün değil.

 

Yerel seçimlerde bir dizi etken daha önem kazanıyor. Genel politik gelişmeleri belirleyecek olan Kürt sorununda çözüm sürecinin ulaşacağı evreden, Suriye’deki gelişmelere ve oradan sınıfsal farklılıklara kadar bir dizi kutuplaşma alanı seçimlerde belirleyici olacak. Yerel yönetimlerin geçtiğimiz beş yıl içinde yerel ihtiyaçları ne kadar karşıladığı da seçimlerde belirleyici bir etken olacak. Ama seçmen tercihlerini belirleyecek olan, uzun süredir devam eden siyasi kutuplaşma. Bu kutuplaşmanın bir yanında AKP'nin nobran, neo liberal uygulamaları, diğer yanında CHP ve MHP’nin temsil ettiği ulusalcı, ırkçı siyasetler var. Bu kutuplaşmanın dışında, 2011 seçimlerinde Emek-Barış-Demokrasi Bloğu olarak davranan siyasi güçlerin oluşturduğu HDK üçüncü kutbu oluşturacak. HDK, seçimlere Kürdistan’da BDP’yi, batıda Halkların Demokratik Partisi’ni destekleyerek katılacak.

HDK seçimlere katılım perspektifini açıkladığı basın toplantısında çok önemli vurgular yaptı: ‘’Bizler, hem iktidar hem de bazı muhalefet partilerinin sıkı sıkıya savundukları merkezî vesayetçi yönetime karşı yerelin isyanı olan ve Gezi Direnişi’nde buluşan bu dinamiklerin ortak sesi ve kürsüsü olacağız. Çünkü Gezi Direnişi’yle açığa çıkan tam da HDK’nin demokratik, yerel ve yerinden yönetim anlayışıdır. Yerel, artık merkezin tebâsı olmak istemiyor. ‘Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz’ talebini yükseltiyor.’’

Siyasal kutuplaşmaya ilişkin bir diğer vurgu da HDK basın açıklamasında şöyle yapıldı: ‘’Halklarımız, neo liberal politikaların temsilcisi olan iktidar partisi ile ulusalcı-milliyetçi politikaların temsilcisi olan muhalefet partilerine mahkum değildir. Karşılıklı olarak birbirini besleyen bu iki odağın arasına sıkışmayacağız.’’

DSİP’in de yıllardır dile getirdiği bu yaklaşımın yerel seçimlerde başarı kazanması çok önemli. Başarının ölçütü ise bütün şehirlerde alınacak oyların ötesinde özellikle İstanbul’da örgütlenecek seçim kampanyası olacak.

İstanbul’daki seçim kampanyası, sadece neoliberal kibre ve ulusalcı-milliyetçi elitizme karşı ne kadar gür bir ses çıkartacağımızı belirlemeyecek, aynı zamanda “sol muhalefet” adı altında toplanan yapıların ulusalcılıkla arasına nasıl bir mesafe koyduğunu da açığa serecek. Bazı sol görünümlü ulusalcılar, alttan alta Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün İstanbul’da AKP’ye karşı ‘’son çare’’ olduğunu anlatan bir kampanya yapmaya başladı. ‘’AKP’yi yıkacaksa Sarıgül için ben de çalışırım’’ diyenlerin sayısını artırmayı amaçlayan bu kampanyaya karşı, HDK’nın İstanbul’da Sırrı Süreyya Önder ya da aynı etkiyi yaratacak başka bir aday çıkartarak bu havayı kırması bir zorunluluk. Kuşkusuz bu sadece İstanbul’la ilgili bir tartışma değil. Kürdistan’da BDP yine zafer kazanacak. Batıda ise İstanbul dışında bütün şehirlerde iddialı olmak zorundayız.

Bu kampanya, tüm Türkiye’de en etkili seçim kampanyası olabilir. Ulusalcıların Gezi Direnişi’nin politik etkisini, ‘’Ambulansın arkasından gaza basan fırsatçı taksiciler gibi’’ manipüle etmesine karşı duvar örebilir. Bu kampanya, İstanbul’un ve diğer şehirlerin emekçilerini, ezilenlerini, dışlananlarını, kentsel dönüşüm mağdurlarını, kadınlarını, Ermenilerini, Kürtlerini, Alevilerini, LGBT bireylerini, savaş karşıtlarını, ekolojik mücadelenin aktivistlerini, seks işçilerini, gençlerini, Gezi Direnişi’nden sonra devam eden park forumlarının aktivistlerini özgürlükçü bir politik odak etrafında birleştirebilir ve harekete geçirebilir.

Mustafa Sarıgül şişirilmiş bir balondur ve eskidir. Solla alakası yoktur. Sarıgül’ün solun adayı olmasının kampanyasını yapanlar, AKP karşıtı kızgınlığın içinde kemalizmin restorasyonunu savunanlardır.

Yerel seçimler, sadece yerel seçimler değildir. AKP’ye karşı toplumsal muhalefetin örgütleneceği bir kampanya, seçimleri kazanmayı hedefleyen ama aynı zamanda seçimlerden önce ve sonra, sokakta, birlikte mücadelenin deneyimlerini kazanarak tüm özgürlükleri aynı anda savunanların politik platformu olarak görülmelidir. Böyle bir platformun seçimlerden önce harekete geçmesi, etkili, seçimi kazanmayı hedefleyen adımların arka arkaya atılması anlamına geleceği gibi, seçimlerden sonra da mücadeleye hazır olmamız anlamına gelecek.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası