Özdeş Özbay, 1917’de Rusya’da gerçekleşen işçi devriminin güncel önemini anlatıyor...

Son birkaç yıldır devrim kelimesi yeniden yaşamımıza girdi. 2008’de başlayan ekonomik krize ilk tepki Avrupa işçi sınıfından gelmişti. İngiltere, İspanya, Fransa genel grevlerle sarsılıyordu. Sonra kapitalizmin zayıf halkası olan Ortadoğu’da milyonlar “özgürlük, ekmek ve sosyal adalet” talepleri ile diktatörlere karşı ayaklandı. Tahrir ile başlayan meydan işgalleri önce “Öfkeliler” hareketi ile Güney Avrupa’ya sonra “işgal et” eylemleri ile ABD’ye yayıldı. Geçen yıl Gezi direnişine şahit olduk son haftalarda da Hong Kong’taki direnişe şahit oluyoruz. Sosyalistlerin bütün bu yaşananlara dair yaptıkları analizlerin teorik temeli ezilenlerin mücadele tarihine sahip çıkmalarından kaynaklanıyor. Bu tarihin mihenk taşı Ekim devrimi de günümüzdeki mücadelelerin derslerini çıkarmamızda bir rehber görevi görüyor.

 

Troçki, Rus Devrimi Tarihi kitabının önsözünde şu önemli cümleye yer verir; “bir devrimin tarihi bizim için her şeyden önce büyük kitlelerin kendi kaderleri üzerindeki yönetim alanına zorla dâhil olmasıdır”. Devrim Marx, Lenin, Troçki, Luxemburg gibi devrimcilerin gözünde her zaman ezilenlerin kendi eyleminin bir sonucu olabilirdi. 1917 Ekim’inde Rusya’da gerçekleşen de Bolşevik partinin önderliğinde işçi sınıfının siyasete zorla dâhil olması ve kendi kaderini kendi ellerine alarak yöneticilerinden kurtulmasıdır.

Şubat devriminden Sovyet devrimine

1917 Şubat ayında gerçekleşen genel grev ve gösteriler Çarlık Rejiminin yıkılmasına ve işçilerin kendi aralarında mücadeleyi organize edebilmeleri için Sovyetleri kurmalarına yol açmıştı. Ancak işçiler henüz iktidar talep etmiyordu. Kerenski önderliğinde bir geçici hükümet kurulmuştu. Yani Rusya’da bir yanda Sovyetler bir yanda da geçici hükümetten oluşan ikili bir iktidar yapısı vardı.

Bolşevikler Sovyet’ler içinde azınlık bir gruptu. Stalin ve Kamenev önderliğindeki parti Geçici Hükümet’e destek veriyor ve bir Sovyet hükümetinin gerçek dışı olduğunu savunuyordu. Lenin, Martta sürgünden gelir gelmez ünlü Nisan Tezleri’ni kaleme aldı. Partinin tutumunu eleştirdiği bu metinde yoldaşlarını tüm iktidarın Sovyetlere verilmesine ikna etmeyi amaçlıyordu. Tezler Petersburg Komitesi’nde 13 aleyhte, 2 lehte, bir de çekimser oyla reddedilmişti. Henüz Bolşevikler’e katılmamış olan Troçki de uzun süredir kapitalizmin bileşik ve eşitsiz gelişim yasası gereği Rusya’da işçi sınıfının iktidarı alabileceğini ve bunun başta Almanya olmak üzere diğer gelişmiş kapitalist ülkelerde de sürekli devrime yol açacağını söylüyordu. Nisan Tezleri ile birlikte Troçki Bolşevik partiye katıldı. Birkaç hafta sonra yapılan Tüm Rusya Bolşevikler Konferansı’nda Lenin partiyi Tezler’de belirtilen politik hatta kazanmayı başardı.

Politik olarak birleşen parti sonraki dönemde henüz Sovyetlerde çoğunluk olmamış iken gerçekleşen erken Temmuz ayaklanmasını durdurarak, ardından Geçici hükümeti ve Sovyetleri dağıtmayı amaçlayan Kornilov darbesini püskürterek ve bütün bu süreç içerisinde hala birinci dünya savaşından çekilmeyen hükümete karşı “barış, toprak, ekmek” sloganlarını savunarak mücadele etti. Ekim ayında Sovyetler içerisinde Bolşevik temsilciler artık çoğunluktu. 15 yıllık devrimci mücadele 1917 Ekim’inde asker sovyetlerinin önemli bir kısmının desteğinin alınması, Sovyetler içerisinde çoğunluğa ulaşılması ve sanayi şehirlerinde neredeyse tamamen desteğin alınmış olması sonucu Sovyet iktidarının ilanı ile taçlandırıldı.

Ekim devriminin Dersleri

Bugün sokağa çıkan milyonların neden iktidara yönelmediklerinin cevabı Rusya’da yaşanan devrimci dönemin sonuçları ile benzerlik gösteriyor. Büyük kitleler siyasete zorla dâhil olurlarken bu kitle içerisinde hareket eden ve hareketin genel çıkarlarını savunan bir devrimci parti yoktu. 1917 Ocak ayında Zürih’te olan Lenin “eski kuşaktan olan bizler, gelmekte olan devrimin sonuç alıcı muharebelerini görecek kadar yaşayamayabiliriz” diyordu. Sadece birkaç hafta sonra Şubat devrimi, birkaç ay sonra da Ekim’de sosyalist devrim gerçekleşti.

Tahrir’de milyonlar sokağa çıkmazdan önce muhtemelen hiç kimse Ortadoğu’da devrimci ayaklanmalar yaşanabileceğine inanmıyordu. Gezi öncesinde hiç kimse AKP’ye karşı milyonların bir anda sokağa çıkabileceğini düşünmüyordu. Ancak bu mücadelelerin geri çekilmesinin nedeni 1905 devriminin yenilgisinde olduğu gibi kitlesel bir devrimci partinin eksikliğiydi. Troçki devrim ve parti arasındaki ilişkiyi açılarken buhar ve pistol benzetmesine başvuruyordu. Devrimci parti, buharın bir enerji olarak doğru yöne kanalize olmasını sağlayan pistol görevi görür. Ancak makineyi çalıştıran esas güç pistol değil buhardır. Yani devrimi gerçekleştirecek esas güç kitlelerdir.

Kitlelerin devrimci enerjisinin uçup gitmemesi için ise şimdiden devrimci partileri inşa etmek gerektiği Ekim devriminin bize bıraktığı en önemli ders.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası