Yıldız Önen

Siz bakmayın medyada çıkan çarpıtmalı haberlere. Diyarbakır’da Newroz mesajı net bir şekilde barış oldu. Bütün konuşmacılar, kürsüde görev alan herkes barış ihtiyacına vurgu yaptı. Selahattin Demirtaş, “Patlayan bombalar, kan çanağına dönmüş bölgede barışı istemek kolay değil. Böylesi dönemlerde ilkeli ahlaklı bir barış tutumu içinde olmak doğru olmaktır.” dedi örneğin. HDP’nin çözüm süreci boyunca İmralı heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder ise, “Açın İmralı yolunu müzakereler nerede kalmışsa oradan devam ederek bir haftada ülkemizin çehresini değiştirelim” dedi. Newroz öncesi Kürt hareketinin çeşitli kanatlarından yapılan açıklamalar da ısrarla barıştan ve çözüm masasının yeniden kurulmasından yana oldu. Bu ısrarı görmezden gelen medya propagandistleri var. Newroz’un tehdit ve şantajla geçtiğini anlatıyorlar.

Oysa Newroz konuşmaları çok netti. Demirtaş konuşmasında şu vurguları özellikle yaptı: “Dolmabahçe’de dile getirdiğiniz çözüm yoluna bağlıyız. Savaş, çatışma, ölüm alışmamız gereken normal bir durum değildir. Normal olan bütün barışçıl yollarda ve yöntemlerde ısrar etmektir. Müzakere dediğimiz şey, çözümleri masaya koymaktır. Yenmek ve yenilmek, öfke ve kin üzerine müzakere masası kurulamaz.”

Evet. Newroz’un ruhu, bu cümlelerde açığa çıktı. Bütünüyle dolan, on binlerce insanın katıldığı Newroz alanını katılım tarihin en düşük seviyesindeymiş gibi gösteren medya, sadece katılım sayısını düşük göstermeye çalışmakla yetinse hiç sorun olmazdı. Ama daha tehlikeli bir göreve soyunmuş görünüyorlar. Newroz’un, savaşın devamından yana mesajlarla dolu olduğunu iddia ediyorlar.

İşte bu medyanın yaptığı bu iş çok tehlikeli Tehlike, bu gazetelerde içerik belirleyen ve manşetleri atan “gazetecilerin” akan kanın devamından yana olmasında. Çıkarları savaşın devamındaymış gibi, savaşı körüklemeye devam etmelerinde. Newroz’da ne barkovizyonda sergilenen fotoğraflar ne de Abdullah Öcalan’ın resimlerinin çeşitli tüfeklerin arasında sergilenmesinin önemi var. Newroz’da önemli olan, çözüm masasının yeniden kurulması yönünde yapılan vurgulardı. Kürtlerin tüm ölümlere, bodrum köşelerinde katledilmelerine rağmen barışı arzuladığını gösteren mesajlardı önemli olan.

Biliyoruz ki batıda da milyonlarca insanın savaştan, ölümden hiçbir çıkarı yok. İnsanlar ölümü ve savaşı istemiyor. Ne Kürt gençlerinin ne de Türk gençlerinin ölmesini istiyorlar. Birkaç gazetecinin göze girmek için yaptığı hırçınlık, devletin savaş politikalarını canhıraş bir şekilde savunmak için gösterdikleri girişkenlik bu gerçeği değiştiremez. Barışı, savaş isteyen gazetecilere rağmen kazanacağız!