Şenol Karakaş
Kitlesel bir sol partinin kuruluş çalışmaları hız kazandı. Farklı geleneklerden gelenlerin "Nasıl bir parti?" sorusuna verdikleri yanıtlar da farklılıklar taşıyor. Çeşitli toplantılarda kullanılan "aktivist" kavramına atfedilen değer de bu farklılıkların bir ifadesi oluyor.

Politik kampanyalar
Aktivizm antikapitalist hareketin yaygınlaşmasıyla ve etkili politik kampanyalarla kapitalizme meydan okuyan on binlerce insanın doğrudan eyleme geçmesini ifade etmek için kullanılmaya başladı.

Şirketlere, küresel kapitalizmin en büyük kurumlarına, bankalara, DTÖ, Dünya Bankası, IMF ve NATO gibi en tehlikeli örgütlere karşı 1990'ların ikinci yarısından itibaren başlayan, Seattle'da 1999 yılının Kasım ayında DTÖ toplantısına karşı on binlerce insanı harekete geçiren, tüm kıtalarda arka arkaya eylemlerle kapitalizme aralıksız biçimde meydan okuyan, G8 zirvelerini kapitalistlere zehir eden bir hareketin etrafında toparladığı, harekete geçirdiği insanlardan söz ediyoruz aktivist derken.

Bu hareket, 11 Eylül saldırılarından sonra savaş karşıtı bir harekete dönüştü ve tarihin tanık olduğu en büyük savaş karşıtı gösterilerin örgütlenmesinde aktivistlerin rolü tartışmasız belirleyici oldu.

Yeni bir kuşak
Aktivist nitelemesinden rahatsızlık duymak için hiçbir neden yok. Rahatsızlık duyanlar kitlesel sol parti girişimini aktivistlerin aktivist olmayanlara kapattığı bir girişim olarak lanse etmeyi tercih ediyor. Bu insanların aklına aktivist dendiğinde "profesyonel devrimci" dendiğinde üşüşen bütün yaratıklar üşüşüyor.

Aktivist, profesyonel devrimci demek değildir. Aktivistin gününün kaç saatini politik faaliyete ayırdığının ölçütü yoktur. Bu zaman ölçütü değildir, yeni dönemde kullanılan aktivizm nitelemesinin nedeni.

Aktivistten, Sivil Toplum Kuruluş'ların kampanyalarını düzenleyen profesyonel kampanya yöneticilerini ve bu yöneticilerin etrafında bir proje etrafında bir araya gelen gençleri de anlamamak gerekiyor.

Aktivist, politik sorunlara karşı net politik fikirleri olan ve değişimin hemen, şimdi gerçekleşmesini talep eden, bu değişim mücadelesinin örgütlenmesine de elinden geldiğince katılan, örgütlü ya da örgütsüz birey demektir.

Kitlesel bir sol partinin örgütlenmesinde aktivistlere yönelik adım atmadan, aktivistlerin bu partinin örgütleyicileri olması amaçlanmadan, hiçbir başarı şansı yoktur. Aktivizm vurgusu, partinin sadece aktvistlere açık olması ve "pasifistlere" kapalı olması anlamına gelmediği gibi, tam tersine, partinin seçmen tabanı olması düşünülen kesimlere de ulaşmasının yolu elden geldiğince kitlesel sol partinin harekete, aktivistlere dayanması, çok çeşitli politik deneylerden gelen aktivistlerin birleşik politik mücadele alanı olmasına bağlıdır.

Aktivist bazen tam bir gününü, bazen haftada bir gününü bir kampanyanın örgütlenmesine veren insandır. Bazen bir toplantıda fikrini açıklayarak hareketin fikri zenginliğini artıran, bazen sadece imza standında duran ya da bu standa gelip imza veren, ama mutlaka hareketin zirve noktalarında, yürüyüşlerde yer alan, bireylerdir. Bu bireylerin enerjisi olmadan, sadece kurulu örgütlerin yan yana gelmesiyle, kitlesel bir parti kurulacağını düşünenler, bu kitleselliği sadece seçmen tabanının genişlemesi açısından düşünsüler bile, aktivistleri önemsizleştiren bir partinin seçim alanında her hangi bir başarı elde etmesi mümkün değildir.

Nerede bu aktivistler?
Bir de aktivistleri merak edenler var, bir avuç olduğunu düşünenler, küçümseyenler. Türkiye'de toplumsal muhalefetin kısa tarihine bakmasını bilenler açısından zaman zaman bir aktivizm patlamasının yaşandığı çok açıktır.

Örneğin, sadece savaş karşıtı hareketin, 2001 yılından bugüne kadar, kampanya toplantılarına katılan aktivist sayısı 29 binden fazladır.

2002 yılından beri savaş karşıtı mitinglere yaklaşık 345 bin kişi katıldı. Bu mitinglerde, anti kapitalist savaş karşıtı kortejde yürüyen aktivist sayısı, yaklaşık 37 bin kişiydi.

Barışarock adı verilen ve altı yıl arka arkaya düzenlenen etkinliklere, yaklaşık 187 bin kişi katıldı. Yüzlerce aktivist, her yıl bu festivalin örgütlenmesine gecesini gündüzünü verdi.

Başka bir sayıyı da iklim değişimine karşı mücadeleden verebiliriz: Sadece Küresel Eylem Grubu tarafından düzenlenen kampanyaların mitinglerine bugüne kadar 25 bin kişi katıldı. KEG'in sadece kampanya toplantılarına 6500 kişi katıldı.

Baskın Oran ve Ufuk Uras'ın seçim kampanyaları da zaman zaman aktivizmin nasıl bir patlama yapabildiğini kanıtlıyor. Her iki kampanyanın yürüyüşlerine de binlerce aktivist katıldı. Özellikle bu iki seçim kampanyası da kitlesel sol partiyi sadece seçmen zeminli bir parti olarak algılamaya çalışanların göremediği bir gerçeği ısrarla kanıtlıyor. Harekete geçen ve çeşitli düzeylerde kampanyaa katkı yapan aktivistler, adayların tanınmasında, görünür olmasında belirleyici bir rol oynadılar.

Politikanın içeriği
Aktivist nitelemesinden ödü patlayanlar, gerçekte aktivistlerin politik keskinliğinden çekiniyor. 2000'li yıllarda savaşlara, iklim değişimine, ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı harekete geçenler, Hrant Dink için yapılan yürüyüşlere katılanlar, darbelere karşı sokaklara çıkanlar, kemalizme karşı da seslerini yükselttiler.

Aynı anda hem darbelere karşı çıkmak hem de kemalist olmak mümkün değildir. "Bütün kemalistler darbeci midir?" sorusu sorulabilir ama şu yanıt kaçamak sayılmaz: "Bütün kemalistler darbeci midir bilinmez ama bütün darbeleri kemalistler yapmıştır!"

Kitlesel bir sol partiye kemalistler üye olabilir mi? Olabilir elbette ama mesele kemalistlerin üye olup olamayacağı değildir, mesele kitlesel ve yeni bir sol parti, kemalist politikaları savunacak mı savunmayacak mı?

Ufuk Uras seçim kampanyası, kemalist politikalar izlemeden eşitlik, özgürlük ve adalet taleplerini, radikal demokrasi taleplerini savunarak binlerce insanın hem politik aktivizm temelinde hem de seçim kampanyasının en genel ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir araya gelebileceğini kanıtladı.

Sol bir partiyi yeni yapacak temel öğe, politikalarındaki yenilik ve bu yeni politikaları nasıl savunduğu ve anlattığıdır.

Türkiye'de ve dünyada son on yılda bir patlama yaşayan, kapitalizme meydan okuyan, on milyonlarca insanı harekete geçiren aktivizm, sadece dans ederek yürüyüş yapanların eylemini değil, tüm ezme ezilme ilişkilerinde ikirciksiz bir biçimde ezilenin yanında yer alan genç, kadın, işçi ve yoksul yepyeni bir kuşağın devrimci ruh halini ifade etmektedir. Küresel düşünüp yerel örgütlenen, sermayenin küreselleşmesine karşı enternasyonalist dayanışmayı önemseyen bir hareketin ruh halidir bu.

Bu ruh hali ile bütünleşmeyen hiçbir siyasal hareketin sıçrama yapması mümkün değildir. Bu bütünleşme için ise aktivistlerin kendilerini gönül rahatlığıyla ifade edebileceği kanalların açılması, bu kanalların sürekli olarak, evet, eski bir terimle konuşmak gerekirse, "inşa edilmesi" gerekir.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası