12 Eylül referandumunda en ağır mağlubiyeti alan faşist MHP, iki şeyi öne çıkartarak anayasa değişikliğine 'hayır' oyu çağrısı yapmıştı.

Faşistler, demokratik açılım ve anayasa değişikliğiyle AKP'nin Türkiye'yi bölünmeye sürüklediğini iddia etti: "Vatanın bölünmemesi için hayır" sloganı öne çıktı.

Ülkücü faşistler, aynı zamanda anayasa sorununun yoksulluk ve işsizliğe bir çare getirmediğini ileri sürerek 'hayır' oyu istediler.

İki siyasette tutmadı
Faşist hareketinin geleneksel tabanı sayılan Orta Anadolu'da MHP seçmenin önemli bir bölümü Devlet Bahçeli'yi dinlemeyerek 'evet' oyu verdi. Bu on yıllardır savaşa destek verenlerin MHP seçmeninin demokratik açılımı destek verdiği ve faşist hareketin derin bir bölünme yaşadığını sergiledi.

Sadece faşistlerin değil her türden 'hayırcının' "Anayasa değişikliği işsizlik ve yoksulluğu çözmüyor" propagandası sadece Batı'da görece zengin ve göç alan sahil bölgelerde yaşayanlara hitap etti. İşsizliği ve yoksulluğu yaşayan milyonlarca insan bu sorunların çözmünün halkın denetiminde bir demokras,iyle çözüleceğini bilerek darbecilere karşı 'evet' oyu verdi.

Türk milliyetçiliğinin odağı olmuş faşist partinin krizi, Türk milliyetçiliğinin krizidir.

22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde millliyetçilik ve ırkçılık temelinde birlikte kampanya yürüten, bizzat ordunun muhtıralarıyla desteklenen CHP-MHP itttifakı ağır bir yenilgiye uğramıştı.

AKP oyların yüzde 47'sini alırken, Kürtler ilk kez mecliste grup kurmuştu. İstanbul'da ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı radikal bir kampanya yapılan bağımsız sol adaylardan Baskın Oran'a 33 bin, Ufuk Uras'a 81 bin oy çıkmıştı.

2007 genel seçimlerinin ardından, daha sonra açığa çıkacak olan askeri belgelerde, Türk milliyetçiliğinin zayıfladığı ve güçlendirilmesi gerektiği bir hedef olarak öne çıkmıştı.

12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandum ise milliyetçiliğin gerilediğini, büyük şehirlerde orta ve üst sınıflarda, Türkiye genelindeyse sahil illerinde etkili olduğunu ortaya koydu.

Şimdi tüm burjuva yorumcuları halkın aptal olduğundan, hep yanlış tercihler yaptığından yakınıyor. Ama MHP'nin uğradığı bozgun ve Türk milliyetçiliğinin krizi, halkın geniş kesimlerinin artık milliyetçi ve savaş yanlısı propagandaya aldırmadığını, barış ve demokrasi istediğini gösteriyor. Taşrada milyonlarca insan kemalizmden ve milliyetçilikten kopuyor.

Bu süreci Ergenekon soruşturması ve darbe davaları gibi Dağlıca'da, Aktütün'de Hantepe'de anlamsız savaşa bile bile ölüme gönderilenlerin gerçeği tetikledi.

Yıllardır devlete sadakatle bağlı milliyetçiliğe, savaşa ve anti-Kürt ırkçılığa destek veren kitleler, askeri vesayet rejimin üstündeki örtü kalktıkça, Kürt sorunu hakkındaki gerçekler ortaya döküldükçe milliyetçilikten koptu.

Bu durum önemli siyasal sonuçlar doğuruyor:

- 12 Eylül referandumunda son 30 yılın en ağır yenilgisini yaşayan faşist MHP, demokratikleşme girişimleri artıkça ve Kürt sorununun siyasal çözümü ilerledikçe gerileyecektir. Dünyanın en çok oy alan faşist partilerinden biri olan MHP, Avrupa'daki yandaşları gibi kamusal ortamdan dışlanıp marjinal bir siyasal hareket noktasına itilebilir. Binlerce devrimcinin ve Kürdün katili olan faşist hareket ezilebilir.

- Milyonlarca insan milliyetçilikten koparken, darbecilerin Türk milliyetçiliğini güçlendirme çabalarının ırkçı bir toplumsal taban yarattığı bir kez daha görülmüştür. Devrimci sosyalistler, önümüzdeki dönemde milliyetçiliğe ve ırkçılığa karşı mücadeleyi yükseltmelidir.

- Milliyetçilik zayıfladıkça sınıf kutuplaşması artıyor.

- Kürt sorununun demokratik çözümünün önü açıktır.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası