Yusuf Topuzoğlu Çin Devrimi üzerine hazırladığı yazı dizisinin ikinci bölümünde 3. Enternasyonal’in hızla gelişen ve işçi sınıfı hareketi içinde güçlenen ÇKP’yi nasıl milliyetçi Kuamingtang’ın kucağına attığını anlatıyor.

1920'lerde Çin'in kuzeyi Japonlar tarafından, güneyi ise İngilizlerin önderliğinde batılı güçler tarafından işgal edilmişti. Emperyalist güçler birçok kıyı kentinde koloniler kurmuş, buraları işgal etmişti.

Çin'in geri kalanı ise parçalanmıştı. Her bölgeyi kontrol eden bir savaş ağası vardı. Güney'de, Kanton'da ise toprak sahiplerinin ve Çin büyük burjuvazisinin desteklediği milliyetçi Kuamingtang (KMT) örgütünün hükümeti vardı. Kuamingtang Sun Yat Sen tarafından kurulmuş ve savaş ağalarına karşı belirli bir başarı elde etmişti. Sun Yat Sen'in 1924'de ölmesi üzerine yerine Çan Kay-şek geçti. Örgütün mottosu "milliyetçilik, demokrasi ve sosyalizm" idi. Ne var ki sosyalizm bütünüyle bir retorikti.

1921'de Çin Komünist Partisi kuruldu. Başlangıçta küçük bir parti idi ve 1923'de Rusya'nın direktifleri ile Kuamingtang'ın yanında saf tuttu. Birçok üyesi Kuamingtang'a katıldı.

1925 yılında ülkenin birçok kentinde başlayan ayaklanmalarla birlikte Komünist Partisi hızla güçlenmeye başladı.

Mayıs ayında Şanghay'da İngiliz polisleri 12 göstericiyi vurarak öldürdü. Bu katliamın bir sonucu olarak batılı emperyalist ülkelerin merkezi ve ülkenin en büyük sanayi kenti olan Şanghay'da genel grev başladı. Genel greve 135 işyerinden 400 bin işçi katıldı.
Hankow'da İngiliz askerileri göstericilere ateş açtı, 8 kişiyi öldürdü, 12 kişiyi yaraladı.

Kanton'da İngiliz gemilerinde çalışan Çinli işçiler greve başladı. Daha sonra İngiliz ve Fransız askerleri işçi ve öğrencilerin gösterisine ateş açtı, 52 kişi öldü, 117 kişi yaralandı.

Ayaklanma kısa sürede yayıldı. Nankin, Pekin, Wuhan ve Hong Kong’da işçiler ve öğrenciler sokaklara çıktılar, emperyalist güçlerle çatışmaya başladılar.

11 Haziran günü Wuhan'da İngiliz ve Fransız askerleri 52 işçi ve öğrenciyi vurarak öldürdü. Derhal genel grev başladı, her yerde ayaklanmalar, gösteriler vardı.

Bu mücadele dalgasında Komünist Partisi en öndeydi. Mücadelede belirleyici, önder bir rolü vardı. Parti üye sayısı 1924'de birkaç bin kişiyken, şimdi 30.000'e ulaşmıştı. Bu gelişme Kuamingtang liderliğini telaşlandırıyordu ve Komünist Partisi önderliği bunu seziyordu. Bu nedenle Moskova'ya başvurarak Kuamintang'la anlaşmadan kurtulmak istediklerini bildirdiler. Oldukları yerde kalmaları söylendi.
Moskova için Çan Kay-şek ile yapılan anlaşma çok önemliydi. Moskova kendisini korumak için her yerde egemen sınıf içinde destek arıyordu, Kuamingtang'ın ise savaş ağalarını yenebilmek için daha modern bir orduya ve silaha ihtiyacı vardı. Zaten kısa süre sonra Rus uzmanlar Kuamingtang ordusunu eğitmeye, yeniden örgütlemeye başladılar.

Ayrıca Rusya'da tek ülkede sosyalizm tezi öne sürülmüş ve bu teze göre dünya devrimi yenilmişti, Rusya artık tek başına sosyalizmi inşa göreviyle karşı karşıyaydı.

O günlerde Komünist Enternasyonal'in başında Buharin vardı. Buharin Çin'de komünistlerin görevinin sosyalist devrim değil, ulusal kurtuluş olduğunu söylüyor ve dört sınıfın bloğunu öneriyordu: Köylüler, işçi sınıfı, küçük burjuvazi ve ulusal burjuvazi.
Komünist Partisi'nin korktuğu kısa sürede gerçek oldu. Kısa süre sonra Kuamingtang askeri darbe yaptı ve darbeciler ilk iş işçi hareketinin önderlerine, Komünist Partisi üyelerine saldırdı. Kuzey'de ise Kuamingtang savaş ağaları ile işbirliği yaparak grev hareketine saldırdı.

Kuamingtang kendi içindeki Komünistler'in listesini istedi ve sonunda bu listeyi aldı ve hepsini örgütten çıkardı.

Komünistler Kuamingtang'dan temizlenirken Stalin'in önderliğindeki Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) Kuamingtang'a yolladığı mesajda şöyle diyordu: "Bizim partimize dünyadaki ilk muzaffer proleter devrimini yürütme şerefi düştü, inanıyoruz ki, Kuamingtang da Doğu'da aynı görevi görecektir."

Durumunu pekiştiren Çan Kay-şek kuzeydeki savaş ağalarına karşı askeri bir kampanya başlattı. Bu kampanya sırasında kentlerdeki yığınsal hareketin durmasını da istiyordu. Ele geçirdiği, "özgürleştirdiği" bölgelerde grevleri, gösterileri yasaklıyor, sendikaları baskı altına alıyordu. Ancak bu dönemde Komünist Partisi gene mücadelenin başındaydı ve büyümeye devam ediyordu.

Kuzeyde savaş ağalarını yenilgiye uğratan Kuamingtang 1927 ilkbaha-rında Şanghay'a doğru ilerlemeye başladı. Komünist Partisi önderliğin-de işçiler sokak, sokak, fabrika, fabrika örgütlendiler, ilerleyen Kuaming-tang ordusuna karşı hazırlanıldı.

Şanghay sovyeti Asya'nın en büyük işçi sınıfı örgütlenmesi ve ayaklanmasıydı. Stalin'in, işçi sınıfının örgütlenmesinin yetersizliğine ilişkin görüşlerini ise tamamen yalanlamaktaydı.

İşçiler hazırdı ama Komünist Enternasyonal Şanghay işçilerinden silahlarını bırakmalarını istedi ve Çin Komünist Partisi bu talimata uydu. Şanghay sovyeti silahlarını Kuamingtang'a teslim etti.

Kuamingtang ordusu elini kolunu sallayarak Şanghay'a girdi.

12 Nisan günü Çan Kay-şek saldırı talimatını verdi. Şanghay kan gölüne döndü. 30 bin işçi ve komünist öldürüldü. KP'nin tüm örgütsel yapısı sistemli bir biçimde imha edildi. Artık işçi sınıfının bir örgütü olarak Çin Komünist Partisi'nden bahsetmek mümkün değildi.
Şanghay'da bu gelişmeler olurken Stalin Moskova'da "Çin burjuvazisini kullanacağız ve sonra suyu sıkılmış bir limon gibi kenara atacağız" diyordu. Gerçekte ise suyu sıkılmış limon, Çin işçilerini ve komünistleri bir kenara atmıştı.

Moskova durumu oldukça geç kavradı. Artık Kuamingtang duruma hâkimdi ve Çin Komünist Partisi fiilen tasfiye olmuştu.

Çin'de ileri sürülen aşamalı devrim anlayışı, önce ulusal kurtuluş sonra sosyalizm tezi Çin deneyine rağmen daha sonra birçok üçüncü dünya ülkesinde de uygulanmaya çalışıldı ve sonuç hep aynı oldu.

 


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası