Yunan parlamentosu “troyka” denen AB, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve IMF’nin dayattığı kesinti programını oylarken Yunan işçi sınıfı iki gün süren bir genel grev yaptı. Genel grevin ertesinde süre yığınsal gösteriler yapıldı.

Ücretler

Kesinti programına göre asgari ücretten %22 kesinti yapılacak. Bu kesinti bütün işçileri etkileyecek çünkü Yunanistan’da bütün ücretler asgari ücret tabanından hesaplanıyor.

25 altındakiler için daha büyük bir kesinti var.

Bütün kentlerde büyük gösteriler vardı, Atina’da kalabalıklar parlamentoya girmeye çalıştı ve yoğun polis şiddeti ile karşılaştı. Sokak gösterilerinin sonucunda faşist Laos partisi üçlü koalisyonda ayrıldı.

Sosyal demokrat PASOK bölündü. PASOK’un 25 milletvekili hükümet önerisi lehine oy kuıllanmayacaklarını açıklayınca ihraç edildiler. Muhafazakar Yeni Demokrasi Partisinden de tasarıya karşı çıkanlar oldu. Hükümetin 255 milletvekillik desteği gösterilerin sonucunda 190’a düştü.

Sağlık işçileri haftada 5 gün direniş kararı aldılar. Birçok işyerind eise işgal eylemleri var.

Yunanistan’ın bir istisna olduğu söyleniyor. Ama şimdi Portekiz ve İspanya’da da işçiler sokaklara çıktı.

Yunanlı işçiler şimdi borçların silinmesini talep ediyorlar. Bunun anlamı şu: bankacılara bütçeden yapılan ödemelerin durdurulması. 20 milyar dolar böyle harcanıyor ve işçilere uygulanacak kesintilerden de bu kadar para kalacak.

Yani ortada para var. Ama bu parayı kim kontrol edecek ve kimin için kontrol edecek? Para bankalara mı, işçilere, emekçilere mi verilecek.

Sokaklarda süren mücadele bu konuda karar verilmesi için.

Sosyalistler işçilerin ulusal bankacılık sistemini kontrol etmesini talep ediyorlar.

Troyka paranın bankalara verilmesini ve bankaların devletten bağımsız olmasını istiyor. Böylece eskisi gibi devam edebilecekler ve ekon omi daha da beter hale gelecek.

 

Panos Garganas,
İşçi Dayanışması gazetesi editörü

2 yıl içinde yapılan 15 genel grevin deneyimi radikalleşme dalgasının yükselmesine neden oldu.

Patronlar saldırıya geçti. IMF ve AB hükümetin daha iyi rekabet edebilmek için ücretleri kesmesi gerektiğini söylüyor.

Sonbahar'da Papandreou hükümetinin çökmesinden beri, daha çok işveren ücret kesintileri dayatıyor. Onlar işçilerin ücret kesintilerini kabul etmeleri gerektiğini, aksi halde işyerlerini kapatacaklarını söylüyorlar.

Ancak halk düşürülen maaşlarla çalışmamakta kararlı. İşçiler her zaman genel grevler çağrılarını desteklediler.

Ancak daha önceki grevlerde (yürüyüşler büyük olsa da) çoğu insan evlerinde oturuyordu.

Her yeni grevle bu değişti. Taban hareketleri gün geçtikçe daha aktif olmaya başladılar. Sendika toplantıları ve grev gözcülüğü aşağıdan örgütlendi ve polisle olan çatışmalar gösterilerin güvenliği için gruplar örgütlenmesine neden oldu.

Örgütlenme konusunda oldukça deneyimli olan yeni bir aktivistler tabakası ortaya çıktı.

Böylece geçen hafta Salı günü olduğu gibi bir gün öncesinden çağrısı yapılan bir grev bile sağlam bir şekilde örgütlenebildi.

Birçok işçi grubu ücret kesintilerini kabul etmeyeceklerini ve çalışmayı durduracaklarını söyleyebilecek kadar güçlü.

Tüm işgücünün katıldığı toplantılar yapılıyor. Gücünü kitlesel işçi toplantılarından alan komiteler kuruluyor.

Bu eğilimin daha da genelleşme ihtimali oldukça güçlü. Bunu son yapılan 48 saatlik genel grevde görebiliriz.

Eğer Yunanistan'ın borcu konusundaki şantajı yapmaya devam ederlerse alacakları cevap budur.

İki sene önceki ilk genel grevin öncesinde sendikaları grev dalgası için zorlamakta insiyatif alan devrimcilerdi.

Şubat 2010'da yapılan seçimlerin sonucunda PASOK iktidara geldi. Sendikalar PASOK'a karşı grev çağrısı yapamayacaklarını açıkladılar.

Buna rağmen taban hareketi mücadeleyi devam ettirmek isteyen antikapitalist soldan etkilendi.

IMF Yunanistan'a geldiğinde ise, devrimciler borcu ödememe talebini yükselttiler. Bu politikacılar tarafından değil işçilerin kendileri tarafından yapılacaktı. Bu işçi kontrolü anlamına geliyordu.

Yani devrimciler insanların düşüncelerini şekillendirmekte ve bu düşünceleri hayata geçirmekte büyük bir rol oynadılar.

 

Georgia Koffa,
OLME ortaokul öğretmenleri sendikası

Kemer sıkma politikalarının eğitim açısından korkunç sonuçları oldu. Öğretmenler işlerini kaybediyor, bu da okullarda personel açığının oluşmasına neden oluyor.

Öğrencilerin kitapları yok ve sınıflarda ısıtma yok. Bir çok öğrenci yemek için paraları olmadığı için derslere aç giriyor, sınavlara bu koşullarda katılıyor.

Bu durum bizi korkutuyor ama aynı zamanda öfkelendiriyor.

Sendikamızı daha çok mücadele etmesi için zorluyor ve kemer sıkma politikalarına karşı grev çağrısı yapıyoruz. Genel grevden sonra salı günü ortaokullarda greve gitmeyi planlıyoruz.

Diğer işyerlerinde gerçekleşen işgalleri görmek öğretmenlere ilham ver-di. Daha büyük çaplı eylemleri tartışmak için toplantıların yapılmasını istiyoruz. Mücadelenin en etkili yönteminin ne olabileceğini tartışıyoruz.

Başka işyerlerindeki başka işçilerden öğrenmek ve onların örneklerini takip etmek zorundayız. Şimdi işi kendi elimize alıp okulları kendi başımıza işletip işletemeyeceğimizi tartışıyoruz. Bu yola başvurmak ve kesintilere direnmek istiyoruz.

Nasıl harekete geçersek geçelim, bunu yalnız başımıza yapmak istemiyoruz, diğer işçilerin de grevde bize katılmasını istiyoruz.

 

Kostas Pittas,
sendika temsilcisi, enerji bakanlığı

Hükümetin enerji sistemini özelleştirme planlarına karşı çıkan işçiler Enerji ve Kalkınma Bakanlığı'nı işgal ettiler.

İki hafta önce perşembe günü yaşanan işgali 50 enerji işçisi ve kamu çalışanı gerçekleştirirken 200 kişi de binanın dışında gösteri yaptı.

Biz Enerji Bakanı'nın ofisine gittik ve onun etrafını sardık. Kapıları bloke ettik ve onu "görüşmeye" zorladık.

Bize "Özelleştirme olmazsa, Troyka'dan borç da alamayız" dedi. Biz de ona saçmaladığını söyledik.

Bakan, polis onu bodrum kattan geçirerek kurtarmadan önce üç saat kadar odasında kilitli kaldı.

Bu binayı ilk işgal edişimiz değildi. Ekim ayında 12 günlüğüne 15 bakanlığı işgal etmiştik.

Troyka geldiğinde toplanacakları bir yer bulamadılar. Her yer işgal edilmişti.

Geçen hafta çarşamba günü enerji işçileri hala grev yapıyor ve elektrik şirketinin bürolarındaki işgali sürdürüyordu.

Geçtiğimiz iki yılda 15 genel grev yaşadık.

Demir-çelik sektöründe, medyada, hastanelerde ve daha pek çok yerde grevler yapıldı, bunların bazılarında tam katılım sağlandı.

Tüm bu yaşananlar herkesin kendine güvenini arttırdı.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası