AKP-MHP’nin savaş tezkeresine karşı çıkan DSİP şunları söylüyor: “Suriye halkının özgürlük mücadelesini ve devrimi destekleyenler, savaşan bir AKP hükümetini, emperyal bir güç olan T.C. Devleti'ni, NATO'yu desteklememelidir.

"İki berbat rejim karşı karşıya geldiğinde kendimizinkine karşı konum almalıyız, tıpkı Suriye'de Esad'a karşı mücadele edenlerin yaptığı gibi.

Savaşa hayır" diyenler, katil Esad'ın ortağı olan ve ellerini ovuşturarak savaşı bekleyen, Suriye halkının özgürlük mücadelesini reddeden, Türkiye'deki Suriyelileri düşman ilan eden ve göçmen kamplarının kapatılmasını isteyen ırkçı zihniyeti desteklememelidir. CHP başta olmak üzere, Suriye'deki halk hareketini 'senaryo' olarak görenler ve yaklaşık yüz bin sığınmacıyı terörist ilan edenler, ırkçılık yaparak mezhep çatışmasını ve halkların düşmanlığını kışkırtıyor.

Savaş karşıtları, Türkiye ve diğer dış güçlerin Suriye'yle 'Savaşa Hayır' derken aynı zamanda 'Esad'a da hayır' demelidir.

Savaşı durdurmanın yolu devrimin zaferidir. Savaş karşıtları, NATO karşıtları, Arap Baharı'nı destekleyenler, "Özgür Suriye, Özgür Ortadoğu" diyenler devrime siyasi destek vermelidir.”

 

Hükümet, Urfa'daki kadın ve çocukların hayatlarını korumadı. Türkiye'de ve Suriye'de sivil halkın katledilmesi kabul edilemez. Bu yüzden Suriye'ye askeri misillemeye, bombardımanlara karşı çıkmalıyız.

Uludere'de sivillerin bombalanmasına dair gerçekleri açıklamayan, katliamın üzerini örten AKP, Suriye halkının dostu olamaz.