Sosyalist İşçi 283 (19 Mayıs 2007)

 

Sayfa 6 :


Darbe ve demokrasi
1917 yılının Şubat ayında Rusya'da gerçekleşen devrim Çarlık rejiminin tüm zorbalığını beş günde dağıttı. İşçi sınıfı, kendiliğinden eylemlerle fabrikalardan başlayıp kent merkezlerini işgal etti Genel grevler sokak gösterilerine, sokak gösterileri tüm büyük şehirleri kaplayan milyonların katıldığı kitle hareketlerine dönüştü.

Sovyet
Hareketi örgütleyenler bile ne olduğunu anlayamadan Çarlık rejimi düştü. İşçilerin en büyük mücadele silahı, fabrikalardaki grevlerin koordine edilmesi için kurulan, greve çıkan işçilerin maruz kalabileceği olası saldırılara karşı mücadele eden, grevci işçilerin ihtiyaçlarını gideren, toplumun geri kalan kesimiyle grevci işçiler arasında bağlantı kuran, aynı zamanda da işçi sınıfının halkla ilişkiler organı olarak çalışan sovyetti.
Sovyet, gerçekten de grev komitelerinden doğan ve giderek işçi sınıfının genel ayaklanmasını örgütleyen bir mücadele organıydı.

Devrim ve reformizm
İşçi hareketi çarlığı devirmiş olmasına rağmen bir tutuculuk yaşıyordu. Bir yandan çarlığın yüzyıllardır kullandığı tüm baskı aygıtları yerle bir olmuştu ama diğer yandan da eski döneme ait fikirler yeni biçimlerle egemenlik sürmeye devam ediyordu. Bir yandan işçi sınıfının kendisini bir devlet olarak örgütlemesi anlamına gelen Sovyetler bir iktidar organı olarak işçiler, köylüler ve yoksullar açısından meşru ve prestijli bir kurumdu. Diğer yandan burjuvalar da kendi iktidarlarını örgütlemeye çalışıyordu.
Sovyet, doğrudan demokrasinin, seçilenlerin seçenler istediği zaman görevden alınabilmesinin, yoksullar üzerindeki silahlı baskı anlamına gelen ordunun lağvedilip yerine halkın kendi kendisini korumasının aracı olan aşağıdan asker örgütlenmesinin toplamıydı.
Sovyet doğrudan üreticilerin devlet iktidarı olduğu için, işyerlerinde işçilerin patronlara karşı çıkarını da koruyan ve tüm toplumsal örgütlenmeyi kar güdüsüne dayalı örgütlemenin dışında ezilenlerin ihtiyaçlarına göre örgütlemeye başladığı için patronları tümüyle rahatsız ediyordu.
Rusya'da kısa sürede ikili bir iktidar durumu oluşmuştu.

Ya devrim ya darbe
Hiçbir iktidar aynı anda hem işçi sınıfına hem patronlara hizmet edemez. Rusya'da da benzer bir gelişme yaşandı. Patronlar, kitle hareketlerinden her geçen gün daha fazla rahatsız oldular. Temmuz ayında on binlerce işçi ikili iktidardan kurtulmak için erken bir girişimde bulundular.
Bu girişim patronlar sınıfını iyice ürküttü ve Çarlık Rusyasının tüm arta kalanlarıyla, burjuvazinin tüm kesimleriyle işçi sınıfının Şubat devrimiyle elde ettiği tüm kazanımları ve özgürlükleri boğmak için askeri darbe başlattılar.
Soylular, patronlar, kilise, subaylar Çarlık komutanlarından Kornilov'un etrafında toplandı. İktidarda, Kerensky etrafında toparlanmış, kafaları karışık olan, hem burjuvaziyi hem de işçi sınıfının temsil ettiğini düşünerek esas olarak burjuvazinin politikalarını uygulayan politik bir odak vardı.
Kornilov darbesine karşı alınacak tutum hayati bir öne kazanmıştı. Kerensky, devrimin özgürlükçü adımlarının tamamlanmasının, reformistlerin burjuvaziyle uzlaşma politikalarının ürünü olarak iktidardaydı.
İşçi sınıfına arkasını dönmüş olsa da yine de işçi sınıfının çarlığı devire mücadelesinin kazanımlarının üzerinde duruyordu. İşçi devrimi çarlığı yıkarken, sınırsız düşünce, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünü yeşertmişti. Kerensky hükümeti bu özgürlüğün üzerinde yükseliyordu.

Lenin: "Darbeye hayır!
Kornilov'un ordusunu toparlayıp hükümete karşı darbe yapma girişimi devrimin en ön saflarında mücadele eden Bolşeviklerin saflarında çok önemli bir politik tartışmayı başlatmıştı. Darbeye karşı hangi tutum alınacaktı? Kerensky hükümetinin işçi sınıfına ihanet ettiği, direnen işçileri tutukladığı, işçi gazetelerini kapattığı çok açıkken, neden darbeye karşı çıkmak gereksindi ki?
İşçi devriminin liderlerinde Lenin'in tutumu çok netti. Lenin darbeye kesin olarak "hayır" demek gerektiğini savundu. Çünkü askeri darbe, işçi sınıfının çarlığı yıkarken kazandığı tüm demokratik gelişmeleri, işçi basınını, seçme özgürlüğünü, işyeri örgütlenmelerini ve sendikaları imha edecekti. Bu darbeye hükümetin direnme şansı yoktu. Hükümetten umut besleyen işçiler, silahsız bir biçimde darbenin gelişini beklemiş olacaktı.
Bir yandan da hükümetin hala hükümet olarak kalabilmesi, işçilerin önemli bir kesiminin Kerensky'den umutlu olduğunu kanıtlıyordu. Böylece Lenin birleşik işçi cephesi taktiğini önerdi. Önce darbeyi durdurmak zorundaydı işçiler. Darbeye karşı devrimi savunma komiteleri kuruldu. Birkaç gün içinde komitelere on binlerce işçi katıldı. Şehir merkezine yürüyün Kornilov'un ordusu, yaygın bir işçi direnişiyle karşılaştı ve darbe girişimi ezildi.
Darbe girişimi ezilirken, işçiler çok net bir biçimde bir dizi gerçeği aynı anda gördüler. Hükümet, darbe karşısında aciz kalmış ve kaderine razı olmuştu.
Bolşevikler ve sokakta direnen işçiler ise devrimin tüm kazanımlarını direnerek korumuştu. Bolşevikler, bir yandan darbeye karşı direnişin en ön safında yer alırken, bir yandan da hükümetin burjuva karakterini teşhir ettiler. Böylece darbe geri püskürtülürken, Bolşevikler de işçilerin arasında mücadeleci çizgileri, işçi sınıfının çıkarlarını, demokrasiyi tutarlı bir biçimde koruma gayretleriyle çoğunluğu kazandılar.
Bundan sonra işçi sınıfı içinde çoğunluğu kazana Bolşevikler, 1917 yılının Ekim ayında zafer kazana işçi devrimine önderlik etti.

Burjuvazinin demokrasisi
Son dönemlerde Türkiye'de yaşanan muhtıralara, askerlerin yaptığı açıklamalara 1917 yılının penceresinden bakmakta fayda var. Ne dönem 1917 yılının dönemi, ne AKP Kerensky hükümetiyle benzer yapıya sahip ne de Genelkurmay muhtırası Kornilov darbesine benziyor.
Ama Lenin'in darbeye karşı tutumu bugün de darbeye karşı hangi tutumun alınacağını açıklıyor. Burjuva demokrasisini beğenmeyebiliriz. AKP hükümetini beğenmeyebiliriz. Burjuva demokrasisi, burjuvazi için bir demokrasi değildir. Burjuva demokrasisi, bu sistem içinde işçi sınıfı ve ezilenlerin verdiği mücadeleyle elde edilen haklar toplamıdır. Darbeye karşı çıkmak, "ama"sız, "fakat"sız ne bir biçimde karşı çıkmak bu yüzden çok önemlidir.
Darbeye karşı hükümeti mi savunacağız diye ortada duranlar, darbenin en başta işçi sınıfının, ezilenlerin her türlü özgürlüğünü gasp edeceğini görmezden geliyorlar.
Şenol KARAKAŞ


Devrimden canlı yayın
Generallerin elinde kalan darbe
Filmin Adı: Chavez - Venezüella - Devrimden Canlı Yayın / Bolivarcı Devrim
İlk film: Devrimden Canlı Yayın
Digital Kültür tarafından yayınlanan DVD'de yer alan ilk film "Devrimden Canlı Yayın" bir belgesel olmasına rağmen, neredeyse bir Hollywood filmi gibi.
2002'de bir televizyon ekibi Venezüella'da olup biteni belgelemek için oraya gittiğinde yoğun siyasi olayların tam ortasına düşer. Chavez iktidarı yoksulları kapsayan katılımcı anayasasıyla, ekonomik politikaları yoksul halkın çıkarına göre düzenlemeye çalışmasıyla, petrol tekellerinin çıkarlarını umursamamasıyla yerli ve özellikle ABD kaynaklı uluslararası sermayenin büyük tepkisini çeker.
Özel TV kanallarının, ABD'nin ve CIA'in içinde yer aldığı, ince ince planlanan bir senaryonun parçası olarak bir grup general Chavez'e bir muhtıra verir önce. Sonra da büyük kitlelerin kışkırtılarak sokağa döküldüğü bir gösteride yaratılan provokasyon sonrası Chavez'e karşı bir darbe yapılır.
Chavez tüm ısrarlara rağmen istifa etmez ama askerler tarafından bir adaya götürülür. Chavez'in istifa etmediğini öğrenen Venezüella halkı aynı gün sokaklara dökülür ve Başkanlık Sarayı önünde toplanır. Ve üç gün içinde darbe püskürtülerek Chavez tekrar görevinin başına getirilir.
Olup biteni bilseniz bile, filmi adeta "ne olacak acaba" diyerek izlemenizi sağlayan şey televizyon ekibinin birçok şeyin ortasında yer alması. Darbe sırasında Başkanlık Sarayında olup bitenler, Chavez'in kaçırılması, halkın Başkanlık Sarayı'nın etrafını sarması büyük bir gerilim ve heyecan içinde izleniyor filmde. En müthişi ise darbeyi yaptıktan iki gün sonra suçüstü yakala-nan darbecilerin yüzündeki ifadelerin yer aldığı sahne ve Chavez'in dönüşü.