Sosyalist İşçi 316 (14 Mart 2008)

 

Sayfa 9 :


Devrim kendi çocuklarını yer mi?

13 Mart, Bolşevik Partisi liderlerinden ve teorisyenlerinden Nikolai Buharin'in 70. ölüm yıldönümü. Buharin, marksist emperyalizm teorisinin, Lenin'le birlikte en önemli geliştiricisiydi.

Buharin: Bolşevizmden, Stalinizme
Buharin, devrimci harekete, ünlü yazar İlya Ehrenburg ile beraber 1905 devrimi sırasında katıldı. 1906 yılında Bolşeviklere katıldı. 1911 yılında sürgüne yollandı. Bu sıralarda emperyalizmle ilgili kitabını yazdı. Sürgünden sonra Rusya'ya döndüğünde Bolşevik merkez komitesinin en önemli liderlerindendi ve Pravda'nın editörüydü. Devrimden sonra bir süre sol komünist muhalefet içinde yer aldı daha sonra ise saf değiştirerek Yeni Ekonomik Politikaları’n uygulanmasını destekledi.
1926'da Komintern'in (Komünist Enternasyonal) başkanı oldu. Bu tarihten sonra stalinizm ile işbirliğine girişti hatta "tek ülkede sosyalizm" tezinin geliştirilmesine katıldı. 1928'de toprağın devletleştirilmesi konusunda Stalin'le anlaşmazlığa düşerek "sağ muhalefet"i örgütledi. Komintern'den ve politbürodan kovuldu.
Hayatının son döneminde Stalin tarafından affedilip Izvestia gazetesinin başına getirilse de yoldaşlarının akıbetinden kurtulamadı. SSCB'yi yıkmaya çalışmakla suçlandı, 1938'de idam edildi.

Komünist avı
Bu, Bolşevik Partisi'nde bir istisna değildi.
1920'lerin ikinci yarısından itibaren, Ekim Devrimi'ni başarıya ulaştıran merkez komitesinin tamamına yakını infaz edildi ya da kayboldu, doğal nedenlerle ölen çok az kişi vardı, bunların başlıcası,"Yoldaş" Stalin'di.
Zinoviev, Kamenev, Kirov gibi Stalin'in yakın çalışma arkadaşları da, Buharin gibi idam edildi. 1936 Moskova duruşmaları, Stalin'in muhalefete dönük baskıcı yüzünün en görünür yüzüydü. Yargılanan 55 kişinin çoğu öldürüldü ya da çalışma kamplarına yollandı. 1940 yılına gelindiğinde, Ekim Devrimi’nin önderlerinden Troçki, Meksika'da Stalin'in bir ajanı tarafından katledildi. Bu tarihin en büyük komünist avlarından birisiydi.
Peki bu cinayetler, devrimin kendi çocuklarına karşı dönmesi miydi? Sosyalizm gerçekten kendi çocuklarını mı yedi?
Bu soruya kuşkusuz "hayır" yanıtını vermek gerekir. Devrimcileri yok eden, devrimin kendisi değil, Stalinist bürokrasinin karşı devrimiydi.

Karşı Devrim
Avrupa'daki devrimci hareketlerin yenilmesi sonucu, Rusya'da devrim izole olmuş tek bir ülke sınırları içinde sıkışmıştı. Bunun yanısıra yıllar süren iç savaş, işçi sınıfının önemli bir bölümünün ölümüne yol açmış, proleter demokrasisi fiili olarak ortadan kalkmıştı. Bu sebeple iktidar boşluğunu büyük oranda parti ikame ediyordu. Yeni Ekonomik Politika (NEP) sayesinde zenginleşen mülk sahibi köylüler ve iç savaşın bitmesiyle birlikte varlık koşullarını kaybeden Kızıl Ordu subayları ki bunların önemli bir kısmı Çarlık döneminde de askerdiler- partiye dolmaya başladı.
Bu ise parti içindeki bürokrasinin Stalin önderliğinde palazlanmaya başlamasına yol açtı.
Lenin son mücadelesini parti içindeki bürokrat eğilime karşı verdi fakat gerek bozulan sağlığı, gerekse devrimin sıkışmışlığı buna izin vermedi. Bürokrasi, iktidara geldi.

Devlet Kapitalizmi
Bürokrasi, işçi sınıfınkinden farklı çıkarları temsil ediyordu ve kendisini egemen sınıf olarak örgütlemişti. Artık rejim sosyalizm değil, devlet kapitalizmiydi.
Her kapitalist sınıf gibi, bürokrasi de dünyadaki emperyalist rekabet içinde güç kazanmak zorundaydı ve bürokrasi öncülüğünde Rusya, gelişmiş kapitalist ülkelerin 200 yılda ulaştığı güce 10 yıl içinde ulaşmak zorundaydı.
Yine her kapitalist rejimde olduğu gibi, bunun faturasını işçi sınıfı en ağır çalışma koşulları ve muazzam bir sömürü ile ödeyecekti.
Bürokrasi, sermaye birikiminin önündeki bütün engelleri kaldırmak zorundaydı. Bazen kendi adamlarını da, fakat öncelikle gerçek Bolşevikleri, proleter devriminin çocuklarını.

Ezilenlerin Şöleni
İdamlı, patronlu, bürokratlı, gizli polisli, kalkınmacı bir rejim sosyalizm olamaz. Devlet kapitalizmi teorisini geliştiren Tony Cliff'in dediği gibi demokrasi sosyalizmin kalbidir.
Bugün kapitalizme karşı mücadele eden kitlelerin büyük bir çoğunluğu sosyalizmi bir alternatif olarak düşünmüyor. Bu onların suçu değil, bu stalinizmin suçu çünkü sosyalizm denince bir çok insanın gözünün önüne devasa Stalin heykelleri, yoksulluk, idam ve gizli polis geliyor.
Oysa sosyalizm en basit tanımı ile kapitalizmde gerçek değeri üretenlerin, işçilerin, ezilenlerin iktidarıdır.
Kendisi de stalinizmin kurbanlarından biri olan Leon Troçki'nin geleneğinden gelenler gerçek bir sosyalizmi, dünya çapında ezilenlerin iktidarını savunuyorlar. Lenin "devrim ezilenlerin şölenidir" der. Ezilenlerin iktidarı kendisine karşı dönemez. Sosyalist devrim kendi çocuklarını yemez.

Irmak Can Özinanır


Lenin ne demişti?
"Sosyalizmin tek bir ülkede nihai zafere erişmesi kuşkusuz olanaksızdır. Sovyet iktidarını elinde bulunduran işçi ve köylü birliğimiz, büyük dünya ordusunun birliklerinden biridir."
"... Mutlak gerçek şu ki, Alman devriminin gerçekleşmemesi halinde yenilmeye mahkumuz"

Lenin, 11 Ocak 1918, 3. Sovyetler Kongresi'ndeki konuşmadan.
"O günlerde, erişmiş olduğumuz zaferin, ancak dünya genelinde başarıya ulaşması halinde kalıcı bir zafer olabileceğini biliyorduk; dolayısıyla, kendi davamız için mücadele etmeye başladığımızda yalnızca dünya devrimine bel bağlamış, kendi yazgımızı dünya devriminin yazgısı olarak görmüştük ve bu şekilde hareketb etmekte kuşkusuz haklıydık"
Ekim Devrimi'nin 3. yıldönü- münde yaptığı konuşmadan.

"Kapitalizm ve sosyalizm, yan yana var oldukları sürece barış içinde yaşayamazlar. bunlardan biri nihai olarak zafere erişecektir - son cenaze töreni ya Sovyet Cunmhuriyeti'nin ya da dünya kapitalizmin olacaktır."
6 Aralık 1920'de yaptığı bir konuşmadan.