Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye’nin gündemini belirliyor. Kimin cumhurbaşkanı olacağı, özellikle Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı siyasal saflaşmanın temel öğesi durumunda.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına hayır!

Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasını istemiyoruz. AKP hükümeti 17 Aralık’ta açığa çıktığı gibi, bir dizi alanda yolsuzluğa bulaşmış durumdadır ve her türlü işaret kesinlikle gösteriyor ki, Erdoğan bütün bu yolsuzluk sürecinin merkezinde konumlanmaktadır.

Erdoğan sızdırılan telefon konuşmalarını yalanlamadı, sadece sızdırılması üzerinden propaganda yaptı.

Bu kadar geniş çaplı bir yolsuzluk ağının merkezinde yer alan bir siyasetçi cumhurbaşkanı olmamalıdır!

Erdoğan cumhurbaşkanı olmamalıdır! Sadece yolsuzluklara bulaşmış olması değil bunun nedeni. Gezi direnişine tepkisi, Erdoğan’ın vicdansızlığını ve tüm topluma seslenme kapasitesinin olmadığını kanıtladı. Polis şiddetini bu kadar öven, daha önce Roboski’de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ettiği gibi, polisine teşekkür eden, cinayet işleyen polisleri koruyup kollayan, Türkiye’yi dev bir şantiyeye çevirmeye çalışan birisi, bütün cumhurun değil sadece halkın bir kesiminin cumhurbaşkanı olabilir.

Neo liberal politikaları acımasızca uygulayan, tam bir çevre katliamına imza atan, Türk egemen sınıfının kibirli siyasetlerinin ideal sözcüsü olan, hırsızlığı ayyuka çıkan birisinin cumhurbaşkanı olmasına karşıyız.

Ulusalcı cumhurbaşkanına hayır!

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına karşı olduğumuz gibi, CHP-MHP koalisyonunun “ortak aday” adı altında önereceği adaya da karşıyız.

Bu koalisyon, ne demokrasi ne de özgürlük vaat edebilir.

CHP-MHP, AKP’nin alternatifsizliğinin öncelikli sorumlusu olan bir zihniyetin farklı ifadeleridir. CHP de çözüm sürecine karşı, MHP de.

CHP de Ermeni açılıma karşı MHP de.

CHP milliyetçi, MHP ırkçı.

İkisi de demokrasinin kalıcılaşması ve sınırlarının genişlemesi için gerekli olan demokratik bir yeni anayasayı “kırmızı çizgilerimiz var” diyerek engelledi. Her iki parti de özgürlüklere karşı, Kürt halkının temel haklarının tanınmasına karşı.

Cumhuriyetin demokratikleşmesi daha önemli

Tartışmaların cumhurbaşkanının kim olacağını kilitlenmesi, gerçek tartışmayı görmeyi engelliyor. “Erdoğan cumhurbaşkanı olmasında kim olursa olsun” diyenlerin demokratik ve sol saflarda yarattığı basınç çok tehlikeli. Hiçbir değişikliğin yaşanmadığı, seçmen eğilimlerinin değişmediği koşullarda Erdoğan’ı engellemenin tek koşulunun ucu bucağı olmayan ilkesiz ittifaklar olduğunu iddia edenler, Erdoğan’ın bir taraftan sistemli bir şekilde örgütlediği kutuplaşmaya, diğer taraftan kutuplaşmayı derinleştirerek ortak olması anlamına geliyor. Bu kutuplaşma, esas olarak Kürt hareketinin ve özgürlükçü sosyalistlerin ve tutarlı demokratların üzerinde basınç yaratmayı hedefliyor.

Bu yüzden birkaç ay içinde seçilecek cumhurbaşkanlığından çok, cumhuriyetin demokratikleşmesi için verilecek mücadele bizler açısından çok daha önemli. Demokrasinin ve özgürlüklerin sınırlarının genişlemesi için etrafında kampanya yapılacak bir adayın belirlenmesi de bu yüzden yaşamsal öneme sahip.

AKP’yle CHP-MHP kamplaşmasının dışında, hırsızlara, yolsuzluk yapanlara, ırkçılara, Kürt düşmanlarına, Ergenekon avukatlarına, milliyetçilere meydan okuyan bir aday ve onun kampanyası, toplumsal muhalefeti hem seçim sürecinde dinç kılacak hem de seçimlerden sonra mücadeleye ve 2015 genel seçimlerine hazırlayacaktır.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası