23 Mayıs kamu emekçilerinin genel grevinin ardından THY’de Hava-İş’in grevi işçi hareketinde bir başlangıç olabilir. Ancak hareketin daha ileri gidebilmesi için bir dizi sorunun giderilmesi gerekiyor. Aksi takdirde 23 Mayıs genel grevi ve THY grevi başarılı olmalarına rağmen işçi hareketini ileri çekebilecek gelişmeler olamaz.

23 Mayıs genel grevinin başarısında KESK’in yanı sıra Türk Kamu-Sen’in de greve katılmasının büyük payı var. Birçok işyerinde ve ilde Kamu Sen’de örgütlü işçilerin katılımı oldukça iyiydi.

KESK-ve Kamu Sen’in birlikte mücadelesi işçi sınıfı içinde birliğin bir adımı.

Solda Lenin’in karşı çıktığı sol kızıl sendikacılık anlayışı oldukça güçlü. Solcular Kamu Sen ve Memur-Sen’i işçi örgütü olarak görmüyor ama açık ki kamu emekçilerinin örgütlü kesimlerinin büyük çoğunluğunu onlar temsil ediyor.

Aynı şey DİSK ile Türk-İş arasındaki mücadelede geçerli.

Sekter sol, Türk-İş’i sendika olarak kabul etmiyor ama gene işçi sınıfının örgütlü kesiminin büyük kısmı Türk-İş’te örgütlü.

Türkiye işçi hareketi için birlik en önemli sorun. Bölünmüş bir işçi sınıfının işverenler karşısında şansı daha az.

Solda uzun süredir var olan “dörtlü” anlayışı işçi hareketine zarar veriyor ve KESK’in küçülmesinde ki önemli etkenlerden birisi.

Dörtlü, DİSK, KESK, TMMOB ve Tabipler Birliği’nden oluşuyor. Türk-İş’i ve diğer işçi örgütlerini dışlıyor.

Oysa sayısız işçi mücadelesinden biliyoruz ki işçilerin birliği sağlandığında, Türk-İş başta olmak üzere diğer sendikalar mücadeleye kazanıldığında, o mücadele gerçekten etkili oluyor.

Sol sekter anlayış sendikaları tabanıyla değil, yönetimleri ile değerlendiriyor. Bu nedenle politik olarak faklı görüşlere sahip olduğu sendikaları dışlıyor.

Bu dışlama sendika hareketine, işçi hareketine zarar veriyor ve bu nedenle bütün sol görünümüne rağmen aslında en sağ düşünceyi oluşturuyor.