İşçilerin en önemli mücadele aracı çalıştıkları işi durdurmak yani grevdir. İşçi hareketi başka mücadele araçlarını da kullanabilir ancak grev bunların içindeki en etkin, sonuç alıcı mücadele biçimidir.

İşin durdurulması sembolik olursa, yani 1 günlük bir grev, bu işverene bir mesajdır. ‘Bak işi durdurursak çok canın yanar’ demek için sembolik grevler yapılır.

İşverenlerin en korktuğu eylem biçimi de grevdir, yani üretimin durmasıdır. Grev olunca patron zarar eder.

THY grevinin 1 günlük faturası patron için çok ağırdır. Bu nedenle tepkisi çok sert oldu. 305 işçi grev yaptıkları için işten atıldı.

Hava-İş sendikasının bir günlük eylemi çok anlamlıydı. Grev yasağını getirecek bir yasaya karşı işçiler kararlı bir şekilde mücadele edeceklerini gösterdi. Ama ertesi gün, 305 işçi atıldığında grev bitti.

Şimdi işten çıkarılan işçiler “direniyor” yani üretimi durdurma olanakları olmadan işyerinin önünde protesto ediyor. Topluma işçilerin neden işten atıldığı anlatılıyor.

Dayanışma da var. Gruplar, insanlar grevi desteklemeye geliyorlar, dayanışmalarını ifade ediyorlar. Ancak sendikalar ve konfederasyonlar ciddi bir dayanışma göstermiyor.

Ciddi dayanışma grevdir.

Şimdi atılan işçilerin ücretleri, tazminatları alınmaya çalışılıyor. Belki alınır ama işte o kadar. 305 işçi artık işten atıldı. Hava-İş ve diğer sendikalar bunu benimsemiş durumda.

Bu durumda ileride bu iş kolunda nasıl grev olacak? Üstelik artık grev yasağı da var.

Grev olmazsa nasıl sözleşme yapılacak? Bütün bu sorular sendikal hareketin önünde duruyor.