Şenol Karakaş
“Savaşa Hayır!” sloganı, tüm dünyada, 11 Eylül’den sonra başlayan yaygın kampanyalarda öne çıktı, popülerleşti ve tüm kıtalarda milyonlarca insan “Savaşa Hayır!” dedi. İnsanlar, Bush önderliğinde ABD’nin, gözümüzün içine baka baka yalan söyleyerek, 21. yüzyılda ABD hegemonyasını garanti altına almak için 11 Eylül’ü bahane ettiğini kavramış ve sokaklarda ABD’nin önce Afganistan, hemen ardından da Irak işgallerini durdurmak için azimli bir mücadele vermişti.

Bugün koşullar tamamen farklı. 11 Eylül, ABD’nin küresel terörünün bumerang etkisiyle ABD’de de yankılanması oldu. George Bush, bu yankılanma sürerken, Afganistan’ı özgürleştirmek, Irak’ı diktatörden kurtarmak gibi gerekçelerle saldırdı. Bugünün temel farkı bu! ABD’nin bir yere “özgürlük götürmesine” gerek yok! Arap Baharı, Arap halklarının özgürlüklerini kendi ellerine almaları anlamına geliyor ve esas olarak bugüne kadar ABD’yle dostane ilişkiler kurmuş olan rejimler devriliyor.

Bush, Saddam’a Kürtlere katliam uyguladığı için saldırmadı. Katliam uygularken de saldırmadı. 2001-2002 işgalleri, intikam ve jeostratejik emperyalist çıkarlar için gerçekleştirildi. Bu o kadar barizdi ki, milyonlarca insan, okyanus ötesi bu işgal politikalarının arka planını bildiği ve kısa süre önce başlayan antikapitalist hareket savaş ve büyük şirketler arasındaki bağlantıyı çok güçlü bir şekilde teşhir ettiği için öfkeyle sokaklara çıktılar.

ABD Afganistan’ı kan gölüne çevirdi ama zafer kazanamadı.

ABD Irak’ta yüz binlerce Iraklıyı öldürdü ama zafer kazanamadı. Çekilmek zorunda kaldı. ABD, hegemonyasını güçlendirmek bir yana, 2000’li yıllarda işgal politikalarından yara alarak çıktı.

Emperyalist hegemonya çatlarken, savaş ve işgale karşı öfkeyle, batıyla iyi geçinen diktatörlere karşı da yavaş yavaş büyük bir öfke birikti. Arap halkları, hem yoksulluğu hem de yüz binlerce insanı öldüren işgalcilerin politikalarıyla içli dışlı olan rejimleri daha büyük bir kararlılıkla sorguladı. Arap halklarının tarihi dün başlamadı. ABD’nin, NATO’nun işgallerine karşı, ekmek için ayaklanmalardan özgürlük için büyük gösterilere, toplantılara ve direnişlere kadar çok canlı bir mücadele tarihi var. Bu tarih, Tunus ve Mısır devrimleriyle dünya ezilenlerinin ilham kaynağı oldu. Bayrak iki yıldır, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler için, onuru için ayaklanan Arap halklarında.

Suriye, bu isyanlar zincirinin son halkası.

Bu yüzden, Türkiye Suriye’ye savaş tezkeresini onaylarken, sadece ve sadece “Savaşa Hayır!” diyerek sokaklara çıkmak, 2002 yılındaki aynı içeriğe sahip değil. Esad rejiminin Suriye halkına karşı ilan ettiği savaşa, 32 bin kişiyi öldüren kanlı bir diktatörlüğe bir çift söz söylemeden, Suriye devrimini karalayan, aşağılayan, Türkiye’ye kaçmak zorunda kalan Suriyeli sığınmacılara demediğini bırakmayan bir kampanyanın sloganı olarak, “Savaşa Hayır!”, kof, sadece iç politikaya seslenen, Suriye devrimini kendi devrimi olarak görmeyenlerin sloganıdır.

“Savaşa Hayır!”. Türkiye’nin Suriye’ye savaşına da, Esad’ın Suriye halkına savaşına da hayır!

“Savaşa Hayır! Esad’a hayır!”.

Yeni bir savaş istemediği için tepki gösteren, hükümetin söyleminden, dilinden ve Kürt sorununda savaş politikalarından bezdiği için “savaşa hayır” diyenleri, Suriye devrimiyle dayanışmayı içeren “Savaşa hayır! Esad’a hayır” kampanyasında birleştirmenin önemi hiçbir şeyle kıyaslanamaz.

Bir de savaşa evet diyenler var! Ertuğrul Özkök’ün “Savaşa hayır!” sloganını benimsemesinin bile, savaşa hayır sloganını anlamsızlaştırdığını iddia eden, “Savaşa da Esad’a da Hayır!” sloganını, steril bulan, mutlaka savaş isteyen bir çevre. Bu çevre, en başından beri, Arap halklarına emperyalist bir destekten/müdahaleden yana. Bu yüzden ulusalcıların, Arap Baharı’nı küçümseyen anlayışlarıyla ortak bir noktaları var. “Büyük devletler”in askeri desteği olmadan, Suriye halkının Esad’ı devirmeyeceğini düşünüyorlar. ABD Başkan adayı Cumhuriyetçi Romney’in başkan olduğunda Suriye’de muhalefeti silahlandıracağını söylemesinin en az Ertuğrul Özkök’ün savaş karşıtlığı kadar rahatsız etmemesi ise ilginç!

“İşgale evet” diyenlerle, Esad’ı eleştirmeden “Savaşa hayır!” diyenler, şu ya da bu yöntemle Suriye devriminin geriletilmesi konusunda hem fikirler.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası