Hrant Dink’in hedef haline getiren 301. Maddeden verilen cezayı onayan 18 Yargıtay hakiminden biri olan Mehmet Nihat Ömeroğlu, TBMM tarafından omdusman seçildi. Ombudsman yani baş denetçinin görevi, devletle vatandaş arasındaki sorunları yargıya taşımadan çözmek olarak tanımlanmıştı.

Başdenetçi seçilmesi protestolarla karşılanan Ömeroğlu, "23 kişiden biriyim. Dosyadaki ismin Hrant olduğunun farkına bile varmadım. Zaten Fırat yazıyordu" diyerek kendini savundu. Bu açıklamanın ardından dosyada Hrant Dink adının geçtiği ortaya çıktı. Adı geçmese bile tüm Türkiye “Türklüğü aşağılamak” suçundan yargılanan AGOS Genel Yayın Yönetmeni Dink’i tanıyordu.

Hrant Dink hakkında "Türklüğü aşağıladığı" gerekçesiyle verilen kararı Yargıtay'da onaylayan 18 hakimden biri olan Muhittin Mıhçak da denetçi seçildi.

Dink cinayeti ile Zirve Katliamı bağlantısını araştıran savcı HSYK tarafından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’ne atanarak davadan el çektirildi. Savcı Hikmet Usta, Dink suikastında “örgüt yok” diyen davanın hâkimlerine “örgüt de var, delil de” diyerek itiraz etmişti.

Hrant Dink’in makamında MİT yöneticileri tarafından tehdit edildiği dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler hükümet tarafından ödüllendirilerek 2011 seçimlerinde Mardin’den milletvekili yapılmıştı. Dink’i öldürüleceğini bildiği halde korumayan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da AKP tarafından Osmaniye Valisi yapılmıştı. Hrant Dink cinayetinde rol oynayan polis şefleri de terfi ettirilmişti.

Ombudsman derhal istifa etmeli. Hrant Dink’in katledilmesine yol açan tüm devlet görevlileri yargılanmalı. Cinyet davası yeniden görülmeli ve arkasında kimler varsa ortaya çıkartılıp yargılanmalı. AKP hükümeti Hrant Dink’in katledilmesine yol açan devlet görevlilerini koruduğu sürece Dink cinayetinin suç ortaklığını sürdürecek, bu ortaklıksa yeni ırkçı cinayetler üretemeye devam edecek.

19 Ocak 2013’te vurulduğu yerde, yine AGOS’un önünde olacağız. Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz!