28 Şubat darbesinden bahsederken diğer darbelerden farklı olarak hep bir 'süreç'ten bahsedilir, '28 Şubat süreci' denir. Çünkü 28 Şubat'ta açılan her delikten sonra karşımıza yeni darbe girişimleri, 28 Şubat'ın istenilen şekilde tamamlanmasını sağlayacak yeni uygulamalar çıktı. '28 Şubat süreci', Balyoz, Ayışığı, Sarıkız, Eldiven gibi başarısız darbe girişimleri, Danıştay baskını ve Cumhuriyet'e bombalı saldırılar, 19 Ocak 2007'de Hrant Dink'in öldürülmesi, birkaç ay sonra da Malatya'da üç Hıristiyan'ın vahşice katledilmesi, Cumhuriyet mitingleri, 27 Nisan 2007'de yayımlanan e-muhtırada, "Ne mutlu Türküm" demeyenlerin düşman ilan edilmesiyle, 367 krizi, sınır ötesi operasyonlar, patlayan bombalarla devam etti. Ancak, başörtülü kadınlar yıllarca, inatla direnmeye devam ettiler. Kürtler eşit haklar için mücadele etmeyi sürdürdü. Hrant'ın arkasından yüz binler yürüdü; yetmedi, mahkeme kararının ardından on binler bir kez daha 'Hepimiz Hrantız Hepimiz Ermeniyiz' diyerek sokağa döküldü. Korkuyla birbirinden uzak tutulan kesimler yakınlaştı. Yalanlar ortaya döküldü. 28 Şubat'ın "Şeriat geliyor" iddiasının Bush'un "Irak'ta kitle imha silahları var" gerekçesi kadar uydurma olduğu görüldü. Darbe karşıtları on binler hâlinde sokaklara çıkarak 'Bir daha asla' diye haykırdılar. Böylece '1000 yıl süreceği' iddia edilen 28 Şubat darbesi toplumun gözünde zaten yargılanmış ve vicdanlarda mahkum edilmiş oldu. Şimdi başlayan bu soruşturma süreci işte bu mahkûmiyetin adının konmasından başka bir şey değildir.