Faruk Sevim

Bugün Türkiye’de toplam yirmi sekiz milyon çalışabilir insan içinde, 1 milyon işveren, on yedi milyon işçi, beş milyon köylü, beş milyon da kendi işini yapan emekçi vardır. Yani Türkiye’de bir milyon patrona karşılık, yirmi yedi milyon işçi, köylü, emekçi vardır.

İşçilerin yaklaşık yarısı asgari ücret alır. Köylülerin ve kendi işini yapan emekçilerin de gelir durumu işçilerden farklı değildir. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını aşması için gereken gelir, asgari ücretin beş katıdır. İş kazalarında ise dünya üçüncüsüyüz.

İşte tüm bu eşitsizlikleri ve olumsuzlukları bir parça da olsa gidermek için, diğer emekçi sınıflardan farklı olarak işçi sınıfının elinde önemli bir silah vardır: Grev yapmak.

Üretim sürecini asıl olarak gerçekleştirenler işçilerdir, işçiler çalışmadığı zaman üretim süreci durur. Grev, işçi sınıfının üretimi durdurmasıdır, patronlarla işçi sınıfı arasındaki sınıf mücadelesinin bir biçimidir.

İşçiler grev yaptığında üretim yapılamaz olur, eğitim aksar, ulaşım durur, çöpler sokaklarda kalır, patronlar pazarda satacak ürün bulamaz, sömürü çarkları işlemez olur. Bu yüzden grevler patronlar için büyük bir tehdittir. Grevler aynı zamanda işçi sınıfının geniş kesimlerinin birleştiklerinde neler başarabileceklerini herkese gösterir.

Kapitalist sistemde grevlere karşı patronların işçileri ne yapıp edip üretimin başına döndürmek dışında seçenekleri yoktur. Çünkü çok açık bir gerçek vardır: İşçi olmazsa üretim de olmaz! Grev yasaklarına ilişkin yasaların sınırlarının genişletilmesi patronların sürekli tekrarlanan talebidir. Grev silahı kullanıldığında patronlar sınıfı grevi bastırmak için tüm imkânlarıyla işçilerin üzerine gider.

Patronlar grevleri etkisizleştirebilmek için, grevlerin tüm yurttaşlara zarar verdiğini, işçilerin hak ettiklerinden çok daha fazlasını istediklerini söyler. Patronlar grevler için “bedeli millet öder, bu yüzden olmaz” diyorlarsa bilinmelidir ki, milletten kastettikleri kendileridir. İşçiler kazanırsa patronlar, patronlar kazanırsa işçiler kaybederler. Yoksa grevler nedeniyle toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçi sınıfların gerçekte bir kayba uğraması söz konusu olamaz. Aksine başarılı bir grevin sonunda işçilerin elde edeceği kazanımlar, diğer emekçi sınıflar için de bir kazanıma dönüşebilir.

İşçilerin ve emekçilerin içinde bulundukları olumsuz koşulların sorumlusu sermaye sınıfı ve onun düzenidir. Bu yüzden işçilerin patronlara karşı bir hak arama mücadelesi olarak grev yapması, üretimden gelen gücünü kullanması işçi sınıfının en önemli silahıdır.