Soma katliamı, tüm kamuoyunun ilgisini işçi sınıfının varlığının üzerine odakladı. Son otuz yıldır işçi sınıfının varlığından söz edenlere, “bunlar eski hikayeler, şimdi yeni şeyler söylemenin zamanı” yanıtını verenler, Soma’da yaşananların ardından, işçi sınıfının varlığı hakkında daha az şüpheli tartışmaya başladı.

Soma’da maden ocaklarının altında kalan işçiler bir şeyi bir kez daha kanıtladı: İçinde yaşadığımız toplumsal örgütlenmede, temel üretici güç, işçi sınıfıdır. Üretilen tüm zenginliğin kaynağı işçilerin önemli bölümünün karşılığı ödenmeyen emek gücüdür. Bu basit gerçeğin görünür olması için 301 işçinin ölmesi geremiyordu ama Soma katliamının ardından sadece madenlerde değil, üretimin gerçekleştiği tüm alanlarda taşeronluk mekanizmasının nasıl devrede olduğu ve ne kadar tehlikeli bir kan emici gibi işlev gördüğü açığa çıktı.

 

Şimdi tüm toplum, yaşam koşullarının standartının, standartı ölmekle aç kalmak arasına sıkışan işçi sınıfının üretken gücü tarafından belirlendiğini hissediyor.

İnsanlar öfkeli. Göz göre göre işlenen Soma cinayetini engelleyemediği için, kapitalizmin deliliğini denetleyemediği için, zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun kaynağının basit bir mülk edinme biçiminde yattığını gördüğü için, bir kaç şirket sahibinin kârlarının milyonlarca işçinin yaşamından çok daha değerli kılındığı akıl dışı bir sistem altında yaşadığı için.

Şimdi, bu öfkeyi örgütlemenin zamanı!

Taşeron sistemini kaldırmak için mücadele, aynı zamanda bu öfkeyi örgütleme mücadelesinin de bir parçası. Ama her şeyden önce, iş cinayetlerini durdurmalıyız. Soma’da yaşanan katliamın sorumlularından hesap sormalıyız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da Enerji Bakanı da istifa etmedi hala. İstifa etmeliler. Hem de derhal!

Güvencesiz, örgütsüz ve düşük ücrete dayalı taşeron sistemi tüm iş kollarında yasaklanmalı.

Rekabet etmek amacıyla işçi güvenliğini sadece bir maliyet kalemi olarak gören özel maden işletmeleri hemen devletleştirilmelidir. Ama en önemli talep, işçilerin işyerlerini, iş koşullarını, aşağıdan denetlemeleridir.

İşçi denetimi, üretimin motor gücü olan, kolektif olarak üreten işçi sınıfının, üretim alanını da denetlemesi anlamına gelir. İş cinayetlerini durdurmak için, iş yerlerinin denetimi, aşağıya, en derine, üretimin kalbine, işçi sınıfının ellerine teslim edilmelidir. Kolektif olarak üretenler, kolektif olarak denetleyebilir.

www.sosyalistisci.org