sosyalist isci 359Dünyayı değiştirmeden iklim krizi önlenemez
Küresel ısınmayı ve iklim değişimini artık büyük bir kriz olarak nitelendirmek gerekir. Üzerinde yaşadığımız gezegen her gün biraz daha ısınıyor.
Kutuplardaki buzların erimesi neredeyse günlük haber haline geldi. Kutupların yanı sıra yüksek dağların tepesindeki buzullar da eriyor.

Küresel ısınmaya ilişkin en çarpıcı veri buzulların erimesi.
 Buzulların erimesi birden çok etki yaratıyor. Deniz suları yükseliyor. Bunun sonucu olarak bazı bölgelerde eskisine oranla çok daha fazla ve çok daha şiddetli kasırgalar oluşuyor.
Akıllarda en çok kalan kasırgalardan birisi New Orleans’ı vuran Katrina Kasırgası. Dünyanın en zengin ülkesinde bu kasırga çok büyük bir tahribat yarattı.1970’de Bengladeş’i vuran siklon ise 300 bin insanın ölümüne neden oldu.
Dünyanın ısısı 1800’den bu yana 0.8 derece arttı. Bilim insanları ısının 2 derece artması halinde ani iklim değişiminin başlayacağını söylüyorlar. yani 1.3 derecelik bir artış geri dönülmez sonuçlarla karşılaşmamıza yol açabilir.
200 yılda dünya ısısının .8 derece armış olması 1.3 derece artışın 400 yılda gerçekleşeceği anlamına gelmiyor Gelmiyor çünkü dünyada  artık çok daha fazla sera gazı salınımı var.
Bugün dünya atmosferindeki karbondioksit oranı milyonda 385 parçacık (ppm). Şimdilerde bu miktar yılda 2.1 ppm artıyor.
Bilim insanları 400 ila 450 paraçıklık bir seviyenin 2 ila 5 derecelik bir artış anlamına geleceğini söylüyorlar.
Bütün bunlar dünyanın önümüzdeki çok kısa bir dönemde çok daha hızlı ısınmaya başlayacağını gösteriyor.
Bu durumda dünyanın çok büyük bir hızla sera gazı salınımını ve en başta da karbondioksit salımını çok büyük oranda azaltması gerekiyor.
Bugün dünyanın en gelişmiş ve dolayısıyla sanayileşmiş ülkeleri karbondioksit salımının çok büyük bir kısmından sorumlu.
Dünyanın toplam karbondioksit salımını 27 milyar ton. ABD bunun 5.9 milyar tonunu gerçekleştiriyor. Bütün Afrika ise toplu olarak 1 milyar ton karbondioksit salımı yapıyor.
ABD’de kişi başına karbondioksit salımını 20.2 ton, Kanada’da 18.1 ton, Almanya’da 10.5 ton, İngiltere’de 9.6 ton. Afrika’da ise 1.1 ton.
Bu sayısal veriler karbondioksit salımından en çok hangi ülkelerin sorumlu olduğunu gösteriyor. G8 ülkeleri en başta, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu G20 ülkeleri de hemen onları izleyerek karbondioksit salınımının ve dolayısıyla küresel ısınmanın başlıca sorumluları. O vakit küresel ısınmaya karşı ilk tedbir alması gereken ülkeler G8 ve G20 ülkeleri.
Bilim insanlarının araştırmalarına göre bu ülkelerde kısa zamanda yüzde 80’lik bir kesinti küresel ısınmanın ilerki yıllarda daha da artmasını engelleyecektir.

Birçok Afrika ülkesinde yapılacak kesintiler dünyanın toplam karbondioksit salımını fazla etki-lemeyecektir. Oy-sa ABD’de yüzde 80’lik bir ke-sinti dünyanın toplam karbondioksit salımını 27 milyar tondan 22  milyar tona indirecek. Aynı şekilde diğer G8 ve G20 ülkele-rinde yapılacak yüzde 80’lik bir kesinti dünyanın toplam karbondioksit salımını hemen hemen ortadan kaldıracaktır.
Gelişmiş ülkelerde yüzde 80’lik bir karbondioksit salımını kesintisi için aslında bütün koşullar var. Yapılması gereken öncelikle hükümetlerin küresel ısınma sorununu önemsemeleri ve gündemin en önüne getirmeleri.
Ardından yatırımlarla ve yeni yönetmelik ve yasalar çıkararak derhal harekete geçmeleridir.
En önemli adım enerji santrallarının fosil yakıtından yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüştürülmesidir. Ardından ulaşım politiklarında hızla toplu taşımacılığa ve özellikle de raylı toplu taşımacılığa geçilmesi gerekir.
Sonra binalarda izolasyon geliyor. Bunların ardından yeni inşaat kuralları, çimento, çelik sanayilerinin kısıtlanması, bu iki sanayi ürününün kullanımının en aza indirilmesi geliyor.
Bütün bunlar ancak devlet politikaları ile mümkün. Önce politik bir iradi karar gerekiyor, ardından devlet yatırımları geliyor ve bu arada yeni yönetmeliklere ve yasalara gerek var.
Ancak devlet kararları ile fosil yakıtı kullanan enerji santralları yasaklanıp yerlerine yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı olanlar geçirilebilir.
Aynı şey ulaşım politikalarında da geçerli.
Karar bireylere bırakıldığında, bireylerin kendi bilinçleri ile enerji tasarrufu yapmaları ön görüldüğünde bu çözümsüzlük demektir. Bireylerin yerleşik değerlerini değiştirmek kolay değildir.
Peki devlet müdahalesi zorla yaptırımlar mı içermelidir.
Hayır. Herşeyden önde gelen özendirmedir. Eğer toplu taşımacılık bireysel taşımacılıktan daha cazipse o vakit bireyler toplu taşımacılığı tercih edeceklerdir.
Bir de az gelişmiş ülkelerin insanlarından fedakarlık beklemek mümkün mü? Siz yolculuk yapmayın, siz sanayi ürünlerine  sahip olmayın vs demek ve bu konuda onları ikna etmek mümkün mü? Hayır.
Az gelişmiş ülkeler gelişmelerini sürdürürken eğer gelişmiş ülkeler, G20 ülkeleri, yüzde 80 oranında bir kesinti yapmayı gerçekleştirirlerse o vakit dünyada karbondioksit salımı kontrol altına alınmış olacaktır ve o noktadan sonra bütün dünyada kontrollü bir biçimde sıfır karbondioksit salınımlı bir ortama geçmek için bütün gezegen çapında önlemler almak mümkün hale gelecektir.
Bize düşen görev ise bir yandan topluma küresel ısınmanın getirdiği korkunç felaketleri anlatmak ama diğer yandan ve daha önemli olarak devletler üzerinde baskı yapmaktır. Öncelikle küresel iklim değişimi sorununu görmeleri ve tanımaları için baskı. Sonra önlem almaları için baskı.
Açık ki hareketin eylemleri, ortaya koyduğu basınç kısmi kazanımlar getirmektedir. Türkiye’nin Kyoto Anlaşması’nı imzalamasında Küresel Eylem Grubu’nun gösterilerinin büyük bir etkisi oldu.

Neler oluyor?

Küresel ısınma daha şimdiden insanlığı ve gezegenimiz üzerinde yaşayan tüm canlıları tehdit ediyor. Büyük çaplı yıkımlara, ölümlere ve türlerin ortadan kalkmasına neden oluyor.
Uzun bir süredir dünya üzerinde bir yandan kuraklık artıyor ve daha yaygın alanları etkisi altına alıyor. Diğer yandan ise seller ve onlara bağlı olarak toprak kaymaları artıyor.
Yağmurlar artık tahrip edici.
Kasırgaların hem sayısı artıyor hem de şiddetleri.
Küresel ısınmaya bağlı göçler çoğalıyor.
Isı dalgaları artıyor. Dünya yüzyıllardrı en sıcak günlerini yaşıyor ve her sıcak dalgası başta yaşlılar ve çocuklar olmak üzere on binlerce insanın ölümüne neden oluyor.
Kuraklık açlık getiriyor. Tarım alanları daralıyor. tarım ürünlerine büyük zamlar geliyor.
Yaşam giderek daha zorlaşıyor.


Dünyamız neden ısınıyor?


Dünya sera gazları dediğimiz ve en önemlisi karbondioksit olan gazların olağanın üstünde bir biçimde atmosferde birkmesi nedeniyle ısınıyor.
Karbondioksit artışı fosil yakıtı denen kömür, petrol ve doğalgazın yakılması sonucunda oluşuyor. İnsan aktiviteleri her yıl atmosfere 7 milyar ton karbondioksit salıyor. Böylece atmosferdeki karbondioksit oranını üçte bir oranında arttırdık.
Atmosferde sera gazlarının birikmesi dünyaya gelen güneş ışınlarının geriye yansımasını önlüyor. Böylece güneş atmosferle yer küre arsına sıkışan güneş ısısı dünyayı ısıtıyor.

Su buharı
Dünya ısındıkça oluşan bir başka olay da suyun buharlaşması. Atmosferde artan su buharı da güneş ışınlarının  geriye yansımasına engel oluyor ve böylece ısı daha da artıyor. Küresel ısınma daha şimdiden atmosferdeki su buharı düzeyini yüzde 4 arttırdı.

Metan gazı
Bir önemli sera gazı da metan. Metan en çok aşırı hayvan beslenmesinden, uçaklardan ve kuzey yarım kürenin kuzeyinde eriyen tundraların altındaki topraklardan çıkıyor.
Metan gazı karbondioksite göre dünyanın ısınmasında çok daha etkili bir role sahip.