Marksizm 2009 sadece üç günlük toplantılar dizisi değil. Marksizm işçi sınıfının dünya tarihsel mücadelelerinin deneylerinin toplanması ve teorik hale getirilmesi demek. Bu deneylere, her günkü mücadelelerde ihtiyacımız var. Bu yüzden Marksizm’i her gün canlı kılmak, her gün sürdürülen mücadelelerin kılavuzu haline getirmek zorundayız.
Marksizm iş mücadelesinin, iklim mücadelesinin, adalet mücadelesinin kılavuzu.
İşsizlik oranı küresel düzeyde her geçen gün artıyor. G20’ler, evrenin efendileri, şirketleri kurtarıyor ama yoksullar kimsenin umurunda değil. Trilyonlarca dolar şirketlere akıtıldı. Kriz egemen sınıfları paniğe sürükledi.
Egemen sınıfların yeni liberal  politikalarının bedeli işçilere ve yoksullara ödetiliyor.
Krizle birlikte dünya yeni bir döneme girdi. Şimdi milyonlarca insan, direniş içinde olsa da olmasa da, kapitalizmi dolaysız bir şekilde sorguluyor. Hükümetlerin, kapitalistlerin, ekonomistlerin vaatleri çöktü. Sistemin ne kadar kırılgan olduğunu ve serbest piyasanın her sorunu çözmeye kadir mekanzimalara sahip olduğu iddiasının bir balon olduğunu günlük deneyimler, işsizlik, adaletsizlik ve yoksulluk daha fazla, daha fazla emekçinin görmesini sağlıyor.
Marksizmin açıklayıcı gücü her şeyden önce bu yüzden her zamankinden çok daha fazla öneme sahip.
Milyarlarca insan, iklim değişiminin yansımaları olan felaketlerin kapitalist sistemin kâr hırsından kaynaklandığı biliyor. Ekonomik kriz kapitalizmin yapısal parçası, iklim krizi ise kapitalizmin gezegeni ölüm döşeğine iten kâr çılgınlığının ürünü. Güneşi, rüzgarı göremeyecek, fosil yakıt kullanımına devam etmekten geri duramayacak kadar çılgın bir sistem.
Şimdi iki kriz üstü üste bindi. Bu iki krizi birden açıklayan tek teori, Marksizm. Bu yüzden Marksizm bugün her zamankinden daha güncel.
Kapitalizm, işçilerin aşağıdan mücadelesiyle elde ettiği her kazanımı gasp etmeye meraklı. Bütün özgürlük değerlerini her gün kıskanç bir biçimde korumak ve işçi sınıfının bir ülkedeki kazanımlarını tüm dünya ezilenlerinin kazanımı haline getirmek için mücadele etmek zorundayız.
Kapitalist sınıf kendi haline bırakılamayacak kadar tehlikeli bir sınıf. Savaşıyor.
Irkçılığı ve milliyetçiliği sürekli güçlendirmeye çalışıyor.
İlaç şirketlerinin kârları için kocaman bir kıta ölüme terk ediliyor. Kuzey, güneyin yoksulluğu pahasına zenginleşiyor. Kuzeyin kendi içinde de zenginlerle yoksullar arasında uçurum derinleşiyor.
Onuruyla açlığı arasında her gün hesap yapmak zorunda olan milyonlarca yoksul aş evlerinden yemek yemek için kuyruğa girerken, zenginlerin parıltılı yaşamı tüm iki yüzlülüğüyle yükselmeye devam ediyor.
Kadınları ezen, cinsel özgürlükleri sapkınlıkla suçlayanlar, nükleer silahlar, bombalar, gaz bombaları, işkence teknolojileriyle yükselmeye devam ediyor.
Ruanda’da, Darfur’da, Irak’ta, Gazze’de, Afganistan’da dolar ve petrol hırsı milyonlarca insanın ölümüne neden oldu.
Milyonlarca çocuk da aynı hırsın kurbanı oldu. Çocuk emeğinin sömürüsü kapitastlerin vaz geçemediği bir başka çılgınlık.
Gezegen ve insanlık bu çılgınlığa mahkûm değil.
Kapitalist sınıf ömrünü tarihsel olarak doldurdu.
Kapitalist sınıf, öldürmeden yönetemiyor. Yok etmeden üretemiyor.
Bu yüzden şimdi bir kez daha Marksizm’in zamanı.
Şimdi işçi sınıfının zamanı.
Yıllardır “Başka bir dünya mümkün” diyen harekete şimdi işçi sınıfı hareketinin sözcülük etmesi gerekiyor.
Barbarlığa yanıt işçi sınıfı olacak, onun eyleme geçtiğinde tüm hareketlere kazanma gücü veren birleştirici yeteneği olacak, onun enternasyonalist birliği olacak, onun devrimci partileri, kitlesel partileri olacak.
Bu yüzden, sizi, Marksizm 2009 toplantılarından sonra Marksizm’i her gün canlı tutmaya çağırıyoruz.