Sağlık Bakanlığı yeni bir yasa tasarısıyla sağlık emekçilerine tam gün çalışma zorunluluğu getirmek istiyor. Yasa doktorlara tam gün çalışma zorunluluğunun yanı sıra, üniversitelerde kısmi çalışma olanağını da ellerinden alıyor. Kamu hastaneleri özerkleşirken birer işletme mantığıyla çalışacak. Sağlık çalışanları iş güvencelerini kaybedecekler ve düşük ücretle çalışacaklar. Özel hastanelerle kamu arasında seçim yapmak zorunda kalacaklar. Tıp fakültesi hastaneleri araştırma görevleri yerine gelire ve performansa odaklanacak.

Türk Tabipler Birliği ise tasarının bir an önce gündemden kaldırılmasını ve çalışanların özlük haklarının iyileştirilmesini talep ediyor. Benzer bir yasa 1978 yılında uygulamaya konmuş ve hekimlere çeşitli kazanımlar sunmuştu. Ancak yasa çıktıktan sonra çeşitli engellerle karşılaşılmış, yasanın öngördüğü ekonomik ve sosyal güvenceler uygulamaya yeterince yansıtılamamış, giderek yanlış uygulamalarla elde edilen kazanımlar ortadan kaldırılmış. Bunun üzerine yasa işlemediği için 3 yıl sonra yürürlülükten kaldırılmış.
Tasarıya karşı bir araya gelen 13 tabip odası ve 29 uzmanlık derneği ile Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve milletvekillerine bir açık mektup yayınladı ve “Tam gün yasa tasarısı halkımızın da, hekimlerin de yararına değildir” diye seslendi.
Sağlık emekçilerinin öngörüleri şöyle:
l Hastaların hekim seçme özgürlüğü elinden alınacak.
l Muayenehanelerde tedavi gören hastalar da özel, kamu ve üniversite hastanelerine gitmek zorunda kalacaklarından hastanelerdeki kuyruk eziyeti artacak.
l Üniversite hastanelerinde çok özelleşmiş hizmetler sunan öğretim görevlileri özel hasta bakamayacak. Bu öğretim görevlileri ya kurumlarından ayrılacak ya da yetersiz koşullarda hizmet veremez hale gelecekler. Halen zarar eden üniversite hastaneleri kısa zamanda iflas noktasına gelecek.
l Muayenehanelerde çalışan yaklaşık 60 bin sekreter ve personel işsiz kalacak.
l Serbest çalışmayı tercih edecek olan hekimlerin özel hastanelerde veya tıp merkezlerinde hasta takibi, tedavi, doğum ve ameliyatları engellenecek, böylece Anayasa ile güvence altına alınan çalışma özgürlüğü ve mesleğini icra etme hakları ellerinden alınmış olacak.
l Devlet diş hekimleri ile tıp doktorları arasında ayrımcılık yapacak. Sosyal Güvenlik kurumu diş hekimlerinin muayenehanelerinden hizmet alımına başlamışken, tıp doktorlarının muayenehaneleri kapatılacak.
Bir getirisi olmayacağı gibi pek çok hakkı götürme potansiyeline sahip yasa tasarısını Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında yapılan neoliberal politikalardan bağımsız olarak değerlendirmemek gerekir. Bu yasadaki asıl hedef nitelikli sağlık hizmetlerinin artırılması, dur.eğitim ve araştırmaların seviyesinin yükseltilmesi değil; emek sömürüsü ve sağlık kapsamında soygundur.

 

 

Yeni-liberal sağlık politikaları felaket üretiyor

Türkiye’de sağlık alanına yapılan yatırımlar giderek azalmakta. Hastanede yangın, bebek ölümü, şakalaşan çalışanların ameliyatlı bir hastanın üzerine düşerek hastanın ölümüne sebep olması gibi birçok ölümlü kaza bu alandaki eksiklikleri son dönemde daha bir görünür kıldı.
Geçen hafta Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’nde çıkan yangında 3’ü kadın 8 kişi hayatını kaybederken 17’si çocuk, 44 hasta bir şekilde bu durumdan etkilendi ve başka hastanelere sevk edildi. Yangından sonra TMMOB’un yaptığı incelemelere göre hastanenin ne bir acil durum planı var, ne de çalışan bir alarm sistemi.
Bir başka sağlık skandalı da Balıkesir’de yaşandı. İkiz bebeklerden birisi ölü doğduğu için defnedilirken, diğeri yoğun bakıma alındı. Fakat doğumdan 36 saat sonra öldü denilerek bir koliye konuldu, paketlendi ve ailesine teslim edildi. Defin işlemlerini hazırlayan aile bebeğin aslında ölmediğini anlayınca hemen özel bir hastaneye götürdü, ama tedaviye rağmen ikinci bebek de hayatını kaybetti. Yaşanan bu sorumsuzlukların ardından Sağlık Bakanlığı soruşturma başlattı ve iki görevinden alındı.
Bunlar son bir hafta içinde gerçekleşti. Sağlık sistemindeki aksaklıklar devam ettiği sürece bu tür olayları daha sık yaşayacağız. Hükümetin neoliberal politikaları ve sağlık alanında yapılan özelleştirmeler sağlık sistemini bu hale getirdi. Durum daha da kötüleşiyor. İnsanların göz kırpmadan maddi imkanlarını zorladığı bir alan neoliberalizm için son derece çekici. Bu sistemden radikal bir kopuş gerçekleştiremediğimiz sürece, haklarımız için birleşmediğimiz, mücadele etmediğimiz sürece daha çok üzerimize gelecekler. Bu sistemin acıması yok.