Hollywood filmleri küresel felaketleri anlatırken yüksek bütçelerle çekiliyor. Oysa hiç gerek yok. Son birkaç gündür Tayvan, Japonya ve özellikle Çin'i etkisi altına alan tayfunların görüntüsü dünyanın bir bilim kurgu geleceğinde değil, bugün milyonlarca insanı etkileyen bir felaketi yaşadığını kanıtlıyor.
Felaketin adı, küresel iklim değişimi.
Kasırga, hortum ve tayfun gibi doğal felaketler daha sıcak denizlerin üzerinde gerçekleşiyor. Tayfunlar ve kasırgaların şiddetini belirleyen enerji deniz ısısı. Denizlerden yayılan ısı tayfunların, dolayısıyla felaketin şiddetini de belirliyor.
Geçtiğimiz hafta Morakot Tayfunu Çin'in Doğu sahillerini yıktı geçti.
Tayfun 4 milyon kişiyi etkiledi. Şiddeti o kadar büyüktü ki 1 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Tayfunun yarattığı toprak kaymaları binaların yıkılmasına çok sayıda insanın enkaz altında kalmasına neden oldu. Kaç kişinin enkaz altında kaldığı ise bilinmiyor.
Japonya'da ise Etau Tayfunu seller ve toprak kaymalarına neden oldu.
Çin'den önce Tayvan'ın güneyini etkisi altına alan Morakot Tayfunu sonucunda hala 800 kişinin kayıp olduğu bildirildi. Tayvan'da 37 kişi tayfun nedeniyle öldü, onlarca insan kayıp. Sellerin getirdiği çamur insanları ve canlıları yuttu. Binalar, evler yıkıldı. Ölenlerin çoğu yaşlılar ve çocuklar.

Şirketlerin cinayeti
2005 yılında orta şiddetli Katrina kasırgası New Orleans'ta 2 bin kişinin ölümüne neden olmuştu. 1970 yılında ise Bangladeş'i etkisi altına alan siklon 300 bin kişiyi öldürdü. Bugün Morakot ve Etau. Kasırgaların, tayfunların durmayacağı belli. Eğer iklim değişimine karşı önlem alınamazsa, benzeri felaketlerin şiddetini artırarak milyonlarca yoksul insanı ve etkisi altına aldığı bölgedeki tüm canlı yaşamını yok edeceği de belli.
2009 yılı içinde iki büyük toplantı gerçekleşti. Önce G20'ler, ardından G8'ler toplandı. Dünyanın en etkili devletleri ve en büyük ekonomilerinin toplantısında, küresel ısınmadan sık sık söz edilse de hiçbir ciddi adıma, iklim değişimine karşı kararlı tedbirlere yol açacak karar alınmadı.
Bu devletler, iklim değişimine neden olan kapitalist sanayinin efendilerine göbekten bağlı olduğu ve bu şirketlerin sözcüsü gibi çalıştığın için, tersini düşünmek, hayalcilik olacaktır. G20 ülkeleri, fosil yakıt kullanımını sınırlamadığı ve radikal bir oranda, %80 oranında düşürmediği sürece iklim değişimine bağlı felaketlerin dizginlenmesi mümkün değil. Taylan'da sellerin yığdığı çamurların altında kalan yoksullar, neredeyse dünya karbon salımının beşte birini gerçekleştiren ABD'nin enerji çılgınlığının bedelini ödedi. Sadece ABD değil, Almanya, İngiltere, Kanada gibi ülkelerde kişi başına düşen karbon salımı iklim değişiminde hangi ülkelerin öncelikli sorumluluğu olduğunu gösteriyor.
Bugün atmosferdeki karbondioksit oranı, milyonda 385 parçacık. Karbondioksit oranı milyonda 350 parçacığa inmeden küresel ısınmaya bağlı felaketlerin azalması mümkün değil. Tersine felaketlerin şiddetlenerek süreceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Bu yüzden 24 Ekim'de dünya çapında gerçekleşecek ve Türkiye'de Küresel Eylem Grubu tarafından koordine edilecek eylem çok önemli. Eylemin temel sloganı, "350 ppm, hemen, şimdi!