Roni Margulies
E, çüş ama! Bu kadarına da pes artık!
Bu BirGün gazetesi hangi örgütün gazetesidir, bilmem. Anladığım kadarıyla sol bir gazete olduğu düşünülüyormuş. Bu gazeteyi ve arkasındaki örgütü kim niye solcu zannediyor, anlamak zor.
Abdullah Öcalan avukatları aracılığıyla şöyle demiş: "Yeni bir süreç başladı. Herkes, her şey tepeden tırnağa değişecek. Kürtler devletin varlığını tanıyacak, kabul edecek. Devlet de Kürtlerin demokratik ulus olma hakkını kabul edecek. Demokratik bir toplum inşa edilecek bu dönemde. 1920'lerde yapılması gereken şimdi yapılacak. 1920'lerde başlanan işi şimdi tamamlayacağız. O zaman Cumhuriyet kuruldu şimdi demokratikleştirilecek... AKP de fazla bekleyemez. Yeni yılı bile bekleyemezler. Eylül'den sonra belli olur, birkaç aya kadar hatta bir iki ay sonra AKP'nin gerçek niyeti, gidebileceği yer belli olur. Samimi olup olmadıkları netleşir."

Barışa hiç bu kadar yakın olmamıştık. On binlerce insanın hayatına mal olan savaşın sona ermesi için AKP hükümeti çok ciddi adımlar atıyor. Kürt hareketinin önde gelen isimleri bu adımlara karşılık veriyor. Bir yandan toplumu alıştırmak için demeçler verilir, toplantılar yapılır, yasalar değiştirilirken, bir yandan da, kuşkusuz, perde arkasında ciddi görüşmeler sürüyor.
Bütün Türkiye heyecan ve umut içinde süreci izli- yor.
Öcalan da bu konuşmasıyla sürece katkıda bulunuyor. Solcu bir gazetenin, barış sürecine destek vermek isteyen bir gazetenin konuşmayla ilgili habere nasıl manşet atması gerekir? "Demokratik bir toplum inşa edilecek" olabilir örneğin. Veya "Demokratik ulus olma hakkı kabul edilecek".
BirGün nasıl manşet atmış? "Öcalan'dan ABD ile Fethullah'a yeşil ışık".
Manşette hata olmuş diyelim. Ama hayır, diyemi- yoruz. Çünkü manşetin altındaki spot şöyle: "'Öcalan, Fethullah Gülen ile ABD'ye de zeytin dalı uzattı". Ara başlıklardan biri de şöyle: "Gülen'e yeşil ışık!"
Haber Kürt meselesi hakkında değil de, Fethullah Gülen hakkında sanki.
Amaç nedir? BirGün gazetesi niye böyle bir manşet atıyor?
Çünkü gazetenin arkasındaki örgütün tek bir siyasi hattı var. Barış süreciyle ilgilenmiyor, darbecilerle ilgilenmiyor, Ergenekon davasıyla ilgilenmiyor, Ermeni meselesiyle ilgilenmiyor, demokratikleşmeyle ilgilenmiyor. Tek bir sorunu var: Şeriat tehlikesi! Onlar bunu "gericilik" diye ifade ediyor, ama aslında kastettikleri bu.
Şeriat tehlikesi AKP hükümetinden ve Fethullahçılardan kaynaklandığına göre, hükümetin yaptığı her şeyi ve Fethullah Gülen'e küfür etmeyen herkesi kötülemek gerekir.
Barış sürecinin Türk tarafını AKP yürüttüğüne göre, barışa destek vermemek gerekir. Verirsek, şeriatçıların ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
AKP ile görüşen Kürt tarafında temel unsur PKK olduğuna göre, AKP'nin ekmeğine yağ sürdükleri için onları da karalamak, Amerikancılık ve Fethullahçılıkla suçlamak gerekir.
Barışmış, demokratikleşmeymiş, kim takar! Mühim olan şeriatçılığı engellemek!
Yirmi küsur yıldır mücadele veren bir halkın önder ve simge olarak gördüğü kişiye hakaret etmek mi? Ne önemi var? Mühim olan Fethullahçıları engellemek!
İslam düşmanlığını da, Kemalizm'i de, TKP BirGün'ün arkasındaki örgütten çok daha iyi beceriyor. Flört edip duruyorlar zaten, bir an evvel birleşseler ne iyi olacak.