Radikal sol parti Die Linke Almanya’da yapılan son seçimlerde büyük bir atılım yaptı. Yeni milletvekili Christine Buchholz Sosyalist İşçi’ye konuştu.

Die Linke’nin seçim kampanyasının bu kadar başarılı olmasını sağlayan neydi? Hangi konuların üzerinde durdunuz?

Geçtiğimiz on yol boyunca Almanya; refah devletimize yönelik saldırılarda bulunan hükümetlerin elindeydi. Önce İngiltere’deki İşçi Partisi’ne benzeyen SPD’nin ve Yeşillerin koalisyonu, sonraysa SPD ve muhafazakâr CDU’nun ittifakı. İki hükümet de kamu harcamalarında büyük kesintiler yapmak konusunda uzlaştı. Die Linke işsizlik yardımında yapılan kesintilere ve emeklilik yaşının 67’ye çıkarılmasına başından beri karşı çıktı. Kampanyamızın merkezine sosyal adalet konusunu koyduk. Bu mesaj, krizin bedelinin kendilerine ödetileceğinden korkan milyonlarca insanı etkiledi.

Afganistan sorunu kampanyanız için ne kadar önemliydi?

Çok. Die Linke Alman askerlerin Afganistan’dan çekilmesi için güçlü bir kampanya yürüttü- ve böyle bir tutum alan tek parti. Alman halkının %69’unun askerlerin geri dönmesini istemesine rağmen Yeşiller ve SPD, aynı sağ partiler gibi işgali sürdürmek istiyor. Büyük partiler Afganistan’ın seçimlerde gündeme gelmemesine çalıştılar. Ama Eylül ayında Alman bir subay Kuzey Afganistan’daki Kunduz şehrindeki petrol tankerlerine bir hava saldırısı yapılmasını emredip saldırıda çok sayıda sivilin ölmesine neden olduktan sonra bunu yapmalarının bir yolu kalmadı. Pek çok insan Alman ordusunun Afganistan’da olmasının tek nedeninin okullar yapmak ve kadınların özgürlüğünü savunmak olduğu iddiasını reddetti. Mevcut düzen Die Linke’nin savaş karşıtı tavrını gevşetmesi yönünde hala muazzam bir baskı yapıyor.

Seçimden sonra Die Linke’nin önünde duran ana görevler neler?

Herkes biliyor ki, yeni hükümet kamu harcamalarını yeniden büyük miktarlarda kısmak istiyor, bu yüzden önceliklerimizden biri bu planlara karşı direnişin örgütlenmesine yardım etmek. Ama aynı zamanda patronlardan gelen saldırılarla da karşılaşacağız. Onlar hükümet ile seçimlerden önce bir anlaşma yaparak sonuçlar açıklanıncaya kadar kitlesel işten çıkarmalar açıklamadılar. Şimdiyse, binlerce işçiyi işten çıkarmaya çalışacaklarını tahmin ediyoruz. Die Linke onları durdurmak için yapılan kampanyaların merkezinde yer alacak. Mümkün olan en büyük direnişi organize edebilmek için, sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelmesine yardım ediyoruz.

Die Linke milletvekilleri, diğer partilerdekilerden farklı olduklarını nasıl gösteriyor?

Biz, direnişi inşa etmenin savaşa karşı mücadelede ve sosyal değişimin sağlanmasında anahtar öneme sahip olduğunu vurguluyoruz. Yani yetkimizi kampanyaların örgütlenmesine yardım etmek için kullanıyoruz. Seçim bölgem olan Hesse’de sendikalardan işçi temsilcileriyle kampanyacıları bir araya getirdiğimiz bir toplantı yaptık. Farklı fabrikalardan işçileri, işleri için savaşmak için nasıl bir araya getireceğimizi tartıştık. Bizim adaylarımıza oy vermenin önemli olduğunu, ancak işçilerin parlemontodan bir çözüm beklemeden ekonomik krize karşı örgütlenmesi gerektiğini sürekli vurguluyoruz.

Gelecekte Die Linke’nin karşılaşabileceği tehlikeler var mı?

Evet. Şimdi SPD meclisteki muhalefete katılmışken, hem onlar hem de Yeşiller daha sol bir imaj benimseyip Die Linke’nin tabanından destek bulmaya çalışıyorlar. Her ne kadar iktidardayken aynı politikaları sürdürmüş olsalar da, bu iki parti şimdi hükümetin Afganistan politikasını eleştirmeye hazır. Die Linke hükümete karşı olan muhalefetinin keskinliğini sağlama almak zorunda. Parlamentoda, her zaman bitmek bilmez komisyonlara dalıp, can alıcı konularda taviz verme riski vardır. Die Linke, savaş ve sosyal adalet sorunlarının arkasında sıkıca duran aktivistlerin partisi olacağı sözünü gerçekleştireceğini gösterdi. Bunu yapmazsak bize oy verenlerin bize yabancılaşmasına neden oluruz.