İlker Karayılan
Dünya 2009 yılının Mart ayında yeni bir salgın hastalıkla tanıştı. Aslında yaklaşık 30 sene önce görülen bir tür grip artık bir salgın boyutuna ulaşmıştı: Domuz gribi. Zamanında önlem alınmaması, ilaçların insanlara ücretsiz ulaştırılmaması sebebiyle hastalık artık tüm dünya için bir kabus olmuş durumda.

İlk olarak Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri'nde görülen Pandemik A tipi H1N1 virüsünün ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yaygın vücut ağrısı, baş ağrısı, üşüme ve yorgunluk gibi belirtileri var. Ancak bazı vakalarda kusma ve ishal de görülebiliyor.

Tüm dünyada büyük bir paniğe yol açan domuz gribi, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) resmi raporuna göre 482,300 kişide görülmüş durumda. 1 Kasım tarihli son güncellemeye göre ise domuz gribinden dolayı hayatını kaybeden insan sayısı en az 6071. WHO resmi internet sitesinde hastalığın hangi bölgelerde görüldüğünü ve ölümleri haritalar üzerinden açıklıyor. Haritaları takip ettikçe salgının boyutunu görmek mümkün.

Zamanında önlemleri almayan, aşının geliştirilme sürecini hızlandırmayan, bunun yerine hastalığa yakalananları sadece karantinaya alan hükümetler ve ilaç şirketleri bu kadar insanın ölümünün en büyük şuçluları. Ama bu durum şaşırtıcı değil tabii ki. AIDS'in nasıl engellenmediğini  ve etrafında dönen kârlı hesapları görünce domuz gribinin yayılması sürecinde yaşananları da "olağan" karşılamak mümkün.

Türkiye'de ilk domuz gribi vakası ise ABD'den gelen bir turistte tespit edildi. O günden bu güne Sağlık Bakanlığı'nın düzenli bilgi vermemesi üzerine toplamda kaç kişide virüsün görüldüğünü bilmiyoruz ancak 9 Kasım itibariyle 30 kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz.

Domuz gribine karşı aşı kampanyası ise geçtiğimiz günlerde başladı. Hâlâ yan etkileri konusunda çok önemli çekinceler bulunan aşı, bir kampanya ile tanıtıldı. Hastalığın Türkiye'de görüldüğü günden itibaren kamuoyuna sağlıklı bilgiler veremeyen, halka çelişkili bilgiler veren hükümet aşı sınavından da sınıfta kaldı.

Sağlık Bakanı bir yanda aşı kampanyasını basına tanıtırken, başbakan diğer yanda tüm Türkiye'ye aşı konusunun tartışmalı olduğunu ve aşı olmayacağını duyuruyordu. Başbakan ile sağlık bakanı bile karşı karşıya gelmişken, halk medyanın bilgi kirliği ile pompaladığı haberler sonucu bazı ilaçlara ve dezenfektanlara yöneldi.

Kısa bir süre önce her eczanede bulunan ve 3 liraya satılan bir el temizleyici ürünün fiyatı kısa sürede 3 katına çıktı. Sadece Roche'un ürettiği diğer bir ilacı ise piyasada bulmak imkansız.

Başbakan ve hükümetin bu krizi iyi yönetememesinden faydalanan tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de dev ilaç firmaları oldu. Domuz gribi salgını ile ilaç şirketlerinin 10 miyar dolar kazanması bekleniyor. İlaç şirketleri hem satışlarından kârlarını arttırırken, borsalarda da kazanmaya devam ediyorlar.  Zamanında önlemler alınmadığı için ölenler yine bizler olurken, kazanan yine şirketler oluyor.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası