Orhan Göztepe
Dünyanın yaşadığı  en ciddi felaket olan küresel iklim değişikliği konusunda yapılacak tarihin en büyük çevresel toplantısı Kopenhag İklim Zirvesine bir kaç hafta kaldı.

Bu zirveye ilk defa yıllar sonra Kyoto Protokolünü imzalamış olan Türkiye’de resmi olarak katılacak. 2012 yılında geçerliliğini yitirecek olan Kyoto Protokolü sonrasında ülkelerin karbon salınımını azaltma hedeflerini belirleyecekleri bu önemli buluşma şimdilik cesaret kırıcı bir biçimde hayalkırıklığıyla başlayacak gibi görünüyor. 192 ülkenin resmen katılacağı zirveden yeni anlaşma çıkması çok kolay olmayacak. Ancak yine de zirve boyunca nefesler tutulup tüm gözler Kopenhag’a dönecek.

İklim tazminatı

Dünya üzerindeki kaynak dağılımı  ve bunların kullanımındaki eşitsizliğe benzer biçimde salımların %75’ini dünya nüfusunun %20’sinden daha az bir kesimi gerçekleştiriyor. İklim için küresel adil bir sisteme doğru gidilmesi içinse cılız da olsa dile getirilen bir iklim tazminatı sistemi söz konusu.  İklim tazminatı zengin ülkelerin az gelişmiş ülkelere zararlarını karşılamak ve gelişme şanslarını devam ettirmek üzere ödemesi istenen mali kaynaklardan oluşuyor. Bu mali kaynak gelişmekte olan ülkelerde temiz enerjiye yatırım yapılması imkanıyla birleşebilirse önemli bir dengeleyici faktöre dönüşebilir.

Ancak konu aciliyetini korurken tartışmaların uzaması ve sağlık reformuyla ülkesinin çok meşgul olduğunu belirten ABD’nin iklim meselesini ileri bir tarihe ertelemesi söz konusu olabilir. Kenya’daki Massai kabilelerinin geçtiğimiz yıllarda iklim değişikliği nedeniyle 5 milyon büyük baş hayvanın kaybına uğradığı düşünülürse adaletsizliğin boyutu daha iyi anlaşılabilir. Massailerin ne ülkelerinde dolaşmak için 4x4 cipleri var, ne de her tatillerinde yurtdışına gidecek uçak yolculukları. Dünya Bankası’nın açıklamalarına göre gelecek on yılda gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğinin faturası kuraklık ve sıtma benzeri hastalıklar sebebiyle 100 milyar doların üzerinde olacak.

İki kriz tek çözüm
Gelinen kriz durumu ve karar çıkmayan toplantı ihtimali akıllara bir başka efsanenin tekrar gerçekleşme imkanını da getirmiyor değil. Dünya Bankası'nın engellenen toplantıları 10. yılında Seattle ismini akıllara getiriyor. Ancak bu sefer tam ters biçimde; toplatılara girişlerin bloke edilmesi değil, karar alınmadan toplantılardan çıkılmasının bloke edilmesi şeklinde. İklim adaleti aktivistlerinin şimdiden belirlediği eylem 16 Aralık’ta yüzlerce bisikletle yapacakları böyle bir blokaj olacak. Eylemlerin gerçekleşmesi Seattle’ın yıldönümünde bir sivil itaatsizlik kutlamasına dönüşebilir.

Küresel eylem
Kopenhag dışındaki merkezlerde yapılacak eylemler ise hükümetlere karşı taleplerin belirlenmesinde önem taşıyor. Küresel Eylem Grubu 12 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleşecek eylemini 12 talep çevresinde yapıyor. 12 Aralık’ta çıkacak güçlü bir ses hem iklim değişikliğinde rekor salım artış miktarlarıyla sorumluluğu artan Türkiye’nin politik hattının belirlenmesinde yararlı olacak, hem de Kopenhag’da yapılacak eylemlere cesaret vererek onların daha güçlü olmasını sağlayacaktır.