Bursa’nın İnegöl ilçesinde Kürt yurttaşlara yapılan linç girişiminin planlı ve örgütlü olduğuna dair çok sayıda kanıt var. Aynı gün MHP lideri Bahçeli  İnegöl’de bir miting yapıyor. O mitingin bitiminde Ülkü Ocakları’na bağlı kişiler yollardaki güvenlik kameralarını tahrip ediyorlar. Aynı grup bir Kürt minibüs şoförünün yolunu kesip “bir daha buradan geçmeyeceksin” diye tehdit ediyor. Akşam saatlerinde ise Kürtlere ait ev ve işyerlerine kalabalık gruplar saldırıyor. Polis ve belediye araçları ateşe veriliyor. Saldırganların arasında kalan bir gazeteci bir kışkırtıcının telefon konuşmasına şahit oluyor:

“Abi görev tamamdır. Araçlar ateşe veriliyor. Bozkurt işareti bile yapmıyoruz ki kim olduğumuz anlaşılmasın.”

Bursa valisi Şehabettin Harput’a göre “vatanını ve milletini seven” bu saldırganlar hep bilindik bir adresten çıkıyor: MHP ve ona bağlı faşist bir örgütlenme olan Ülkü Ocakları’ndan.

Hatay, Dörtyol’da da, aynı gün bir polis aracına düzenlenen saldırının ardından, yine aynı gruba bağlı şahıslar kalabalıkları galeyana getirip, yine Kürtlere ait ev ve işyerlerine saldırdı. BDP ilçe binasını önce taşlayıp ardından ateşe verdiler. Saldırılar bu bildiriyi kaleme aldığımız saatlerde hâlâ devam etmekteydi.

(…)

MHP’nin nasıl bir parti olduğunu geçmiş deneyimlerimizden çok iyi biliyoruz. 1980 öncesinde beş bin insanın katlinden sorumlu ‘ülkücü komando’ları yetiştiren bir parti MHP. Son 30 yılda ise tüm propagandasını nefret üzerine kuran ve bunu özellikle Kürt halkına yönelten bir parti.

Referandum yaklaşırken MHP lideri Devlet Bahçeli kullandığı nefret dilini giderek keskinleştiriyor. Kendi tabanına saldırı mesajı veriyor. Tabanda bekleyen ‘hazır kıtalar’ ise bu mesajı kolayca anlıyor ve harekete geçiyor. Hedefte de çoğu zaman, her kötülüğün arkasında gördükleri Kürt halkı bulunuyor.

(…)

Bahçeli ve partisi MHP ile ona bağlı paramiliter Ülkü Ocakları kullandıkları nefret propagandası ile düşmanlığı ve kini kışkırtarak açıkça nefret suçu işliyorlar. Kürtleri hedef gösteriyor ve yeni saldırıların kapısını açıyorlar. Siyasi hedefleri uğruna kan dökülmesine sebep oluyorlar.

DurDe Girişimi olarak başta bu nefret propagandası faillerinin tespit edilmesini, vali hakkında derhal bir soruşturma başlatılmasını, olayı kışkırtarak gerçekleştirenlerin gereken cezalara bir an önce çarptırılmasını ve evleriyle işyerleri zarar gören Kürt yurttaşlarımızın zararlarının tazmin edilmesini talep ediyoruz.

Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe! Girişimi
27 Temmuz 2010