Referandum 12 Eylül’de. 13 Eylül’de bugünkünden farklı koşullar oluşmuş olacak.

Ya evet oyları kazanmış olacak, ya da hayır oyları.

“Yetmez ama evet” kampanyasında aktif bir faaliyet içindeyiz ve “evet” oylarının eze eze kazanması için mücadele ediyoruz.

Mücadele ediyoruz çünkü 13 Eylül’de, “Hayır”cıların hiçbir gerekçesinin olmaması gerekiyor. “Az daha kazanıyorduk” bile diyememeliler.

“Hayırcılar” ezilerek yenilmezse, darbeciler uslanmayacaklar. “Hayır” oylarının kazanması gibi küçük bir ihtimalin gerçekleştiğini düşünürsek, darbecileri yargılamak, Ergenekon’un üzerine üzerine gitmek çok daha zor bir hale gelecektir.

“Hayır”cılar referandumda ağır bir mağlubiyet almazlarsa, Kürt halkının zaten maruz kaldığı ırkçı, milliyetçi şiddetin dozunun daha da artması için yeni bir basınç oluşacağı çok açık. Referandumdan sonra bir CHP-MHP koalisyonu hedefine kitlenmiş olan “Hayır” kampanyasının bileşenlerinden MHP, “ip”, “idam” ve “Habur mahkemeleri” vurgusuyla, Kürt halkını aşağılayarak bir kampanya yapıyor. “Hayır”ın fanatik savunucusu İşçi Partisi de “bölücülüğe” karşı bir kampanya yapıyor.

13 Eylül’de Kürt halkının özgürlüğünün karşısında duranların güçlenmemesi için “Hayır”cıların yenilmesi bir zorunluluk.

İşçi sınıfının birliğinin, mücadele düzeyinin gelişmesi için de “Hayır”cıların yenilmesi bir zorunluluk. Darbe anayasası yazıldığından beri mücadele eden, dayanışan, örgütlenmeye çalışan, sendikalarını kuran işçilerin, 13 Eylül’de bir dizi hakkının güvenceye alındığı yeni bir anayasanın kabul görmüş olacak olmasından daha önemlisi, ırkçı-milliyetçi bir koalisyonun basıncına daha az maruz kalacak olmaları.

“Hayır”cıların içinde kimler yok ki? Ahmet Türk’e yumruk atanları savunan, hem de bunu sol adına savunan nasyonal sosyalist de var, Ahmet Türk idam edilse rahatlayacak doğrudan Nazi partisi liderliği de, başörtüsü takan kadınların “aklının çelindiğini” düşündüğü için ikna odaları talep eden de var, “Hepimiz Hrant’ız” eylemlerinin liberallerce örgütlendiğini düşündüğü için Hrant’ın katillerinin yargılandığı mahkemelere gelmeyenler de, sendikaları gereksiz bir yük gören faşisti de var, demokratik açılımı Kürt halkının mücadelesinin değil Barzanici emperyalist uşaklığının gündeme getirdiğini düşünen paranoyaklar da, “Diyarbakır’a vize almadan gitmek için ‘Hayır’” diyen de var, 30 Ağustos’larda Mustafa Kemal’e selam yollamayı solculuk sanan sağcılar da…

13 Eylül’de, darbecilere, elitistlere, sağcılara, faşistlere, ırkçılara, askerlerin yazdığı anayasayı değiştirebileceğimizi kanıtlamak için, 12 Eylül’e kadar olan dönemde “Yetmez ama evet” kampanyasını daha büyük bir güçle,  daha yaygın bir biçimde örgütlemek çok önemli. 13 Eylül’de aynı zamanda bu anayasa değişikliğinin neden yetmediğini de göstermek için mücadele edeceğiz. Yeni bir anayasa için, özgürlüklerin sınırsız ölçüde ve her alanda genişlemesi için, işçi sınıfının her düzeyde birliğinin sağlanması için, Kürt halkının kendi kaderini tayin etmesi için bu anayasa değişikliğini yetersiz kılan tüm başlıklarda mücadele etmeye devam edeceğiz.

 


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası