Partilerindeki sorunları yıllar boyu politikalarında değil, Deniz Baykal'da arayan CHP'liler, bir kaset darbesi sonucu Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık koltuğuna oturmasını coşkuyla karşıladı. Kılıçdaroğlu'nun değişimin sesi olacak, CHP'yi "sol" bir parti hâline getireceği yönündeki bu iddia aylarca ortalığı kasıp kavurdu. 

AKP iktidara geldiği andan itibaren tüm politikalarını laiklik-şeriat ekseninde kuran ana muhalefet partisi CHP, Deniz Baykal döneminde yıllar boyu Genelkurmay'ın, Kemalist rejimin ve statükonun sesi olmak dışında hiçbir şey yapmamıştı. Bu kritik virajda sahip olduğu desteği bir miktar daha kaybetti. Başarısızlık, Deniz Baykal'ın kişisel beceriksizliklerinin değil, CHP'nin savunduğu politikaların eseriydi.

Kılıçdaroğlu'nun başkan seçildiği ilk kurultayda, sinevizyon gösterileriyle Silivri'deki Ergenekon tutuklularına selam gönderildi. CHP'nin yeni genel başkanı, ne ilk kurultayda, ne tek aday olarak girdiği ikinci kurultayda, ne de referandum süresi boyunca yaptığı sayısız konuşmada bir kez bile "Kürt" lafını ağzına almadı.

Henüz partisinin grup başkanvekiliyken darbeci subayların sivil mahkemelerde yargılanmasını sağlayan yasanın iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvuran Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği referandumunda da 12 Eylül anayasasının değiştirilmesine "Hayır" diyen cephenin başını çekti. Bir gün başörtüsü sorununu CHP'nin çözeceğini iddia etti, ertesi gün başörtülü kadınların üniversiteye gireceğini söylemediğini belirterek, konu hakkında Danıştay'ın ve Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararları hatırlattı. Yerin altına cephane gömen, camileri bombalamayı planlayan darbeci subaylarla işbirliği yapan Ergenekon sanıklarını "mağdur aydınlar" olarak niteledi.

Kılıçdaroğlu, CHP başkanlığındaki ilk birkaç ay içinde, partisinin politik hattında Baykal dönemine göre hiçbir temel fark yaratamadı. Türkiye'de sol bir parti olabilmek için, Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümü, Kürt halkının özgürlüğünü; darbe girişiminde bulunanların ve kontrgerilla üyelerinin yargılanmasını, baskıcı Kemalist rejimin başörtüsü yasağının son bulmasını savunmak gerekiyor.