Üç Toplumsal Varoluş mitingine katılan on binlerin talebi: TC işgali son bulsun

Kıbrıs'ın işgal altındaki Kuzey'inde Sendikal Platform'un gerçekleştirdiği üçüncü Toplumsal Varoluş eyleminde kamu emekçileri yine grev yaptı; Ocak ve Mart'ta 80 bin Kıbrıslının katıldığı iki işgal karşıtı mitingin ardından üçüncü kitlesel eylem KKTC Cumhuriyet Meclisi önünde gerçekleşti.
Kukla UBP hükümetini ve atadığı müsteşarla adayı adeta eski usul bir sömürge valisi gibi yöneten AKP hükümetinin temsil ettiği TC'nin yine on binler tarafından protesto edildi.

Bağımsız işçi hareketi

"Özellikle Yunan Cuntası'nın 1974 yılında organize ettiği askeri darbe sonrası Türkiye'nin garantörlük görevi çerçevesinde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğünü korumak ve bozulan anayasal düzeni tekrardan tesis etmek için düzenlediği askeri hareket sonrası yaşananlar kabul edilemez."
Sendikal Platform'un bildirisindeki bu tespit 7 Nisan'da üçüncü Toplum varoluş eylemini gerçekleştiren işgale karşı radikal bir işçi hareketinin Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunun desteğini alarak statükoya karşı çıktığının bir ifadesi.

 

 

Kuzey bölgesinde işçi sınıfının çoğunluğu kamu emekçileri oluşturuyor. 60 bin devlet memurunun çoğunluğunun örgütlü olduğu KTAMS, KTÖS,  KTOEÖS, BES KOOP-SEN,  BASIN-SEN, TIP-İŞ,  ÇAĞ-SEN,  DAÜ-BİR-SEN'in ve GÜÇ-SEN'in oluşturduğu Sendikal Platform 2011'i Toplumsal Varoluş yılı ilan etmişti. Kuzey'deki muhalefet partilerinin tamamı sendikaların eylemine destek vereceğini açıklamıştı.

Adada 130 bin Kıbrıslı Türk olduğu tahmin ediliyor. Bunlardan 80 bini Toplum Varoluş eylemlerine katıldı.

İşgal karşıtı hareketin radikalleşmesi

Türkiye devletinin ve Ankara'nın verdiği tepki Kuzey Kıbrıs işçi sınıfını daha radikalleşti. TC Başbakanı Erdoğan'ın Kıbrıslı Türkler için "besleme" hakaretini kullanması ve alenen sömürge yönetimini savunması karşısında Kıbrıslı sendikalar ve halk Türkiye'nin adadaki işgale son vermesini yüksek sesle dile getirmeye başladı. Gelişmeler Tunus ve Mısır'daki ayaklanmalarla kıyaslanabilir.

Yılın ilk dört ayında üç genel grev yapıldı. Grevciler siyasi ve ekonomik talepli kitle gösterilerine katıldı. İşgal karşıtı aktivistlerin ve sosyalistlerin destek verdiği hareket tüm bölme çabalarına rağmen kararlı.

7 Nisan'da meclis önünde gerçekleşen oturma eylemi öncesi sendikaların radikalleşmesi ve 13 maddelik işgal karşıtı taleplerinin kabul edilmesi için kazanana kadar mücadele etme kararlılığı büyük bir kırılma yarattı.

İlk iki eyleme destek veren muhalefet partileri CTP, TDP ve DP'nin sendikaların, yani bağımsız işçi hareketinin belirleyici olmasından rahatsız olarak Toplumsal Varoluş mücadelesinden desteğini çekti. CTP ve TDP sosyal demokrat, Serdar Denktaş'ın liderliğindeki demokrat parti ise merkez sağ bir kimliği sahip. Üç partide Türkiye ile uzlaşmak gerektiğini söyleyerek sendikaların işgal karşıtlığından şimdi uzak duruyor.

Kuzey Kıbrıs'taki işçi hareketi, Kıbrıslı Türklerin ezici çoğunluğunun desteğini kazanan Toplumsal Varoluş mücadelesini sürdürmekte kararlı. Mücadele hem ekonomik hem de siyasi taleplere sahip. Kuzey Kıbrıs işçi sınıfı ve halkı 30 bin Türk askeriyle sürdürülen işgalin son bulmasını istiyor.

 

%65: 2004 yılında yapılan adanın iki tarafında eş zamanlı yapılan referandumda Kıbrıs’ı bağımsız ve federatif tek bir devlet olarak birleştirmeyi içeren Annan Planı’na Kıbrıslı Türklerin yüzde 65’i ‘Evet’ demişti.

  • Uluslararası anlaşmaları hiçe sayarak askeri işgalle kurulan KKTC'yi dünya tanımıyor. KKTC yönetimi tanınmadığı için Kuzey Kıbrıs ekonomik olarak ithalatı ve ihracatı Türkiye üzerinden gerçekleştiriyor. Yani Kıbrıs ekonomisi tümüyle Türkiye ekonomisine hatta Türk hazinesine bağlı.
  • Sanayi hiç gelişmezken adada tüm bankaların şubeleri ve kendine özgü sistemiyle 9 banka bulunuyor. Kıbrıs, Türk kapitalistlerinin kara para aklama cenneti iken Ankara tarafından belirlenen bütçeler Kuzey ile Güney arasında gelir uçurumu yaratıyor. Kişi başına düşen milli gelir Kuzey’de 16 bin dolar olarak hesaplanırken Güney’de 28 bin 468 dolar.
  • 2002 yılında % 10 olan işsizlik oranı 2009 yılında %12.4'lere ulaştı. 2009 yılından sonra gerilemeye başlayan işsizlik oranı 2010 yılında %12.2, 2011 yılında %12.2 olurken 2012 yılında ise %11.9 olarak gerçekleşti.
  • 2008’de küresel finans krizinin etkisini yoğun olarak hissedilirken Kuzey’in dünyadan tecrit durumu ekonomik krizi derinleştirirken hayat pahalılığı dorukta.
  • Kuzey Kıbrıs’ta TC 30 bin askerlik bir ordu bulunduruyor. Ordu, Kıbrıslılar için adadaki baskının biricik kaynağı. Toplumsal Varoluş mücadelesini yürüten KTÖS’lü sendikacılara, sosyalistlere ölüm tehditleri yollanıyor. Afrika gazetesi kurşunlanıyor. Ergenekon işgal altındaki topraklarda cirit atıyor.

 

Kuzey Kıbrıs işçi sınıfının 13 talebi

1 Sendikal platform, emek örgütlerinin demokratik, ekonomik, sosyal ve özlük haklarını koruma ve geliştirme amacıyla kurulmuş bir birliktelik olup, bu amaçlara giden yolda siyasi iradenin temsiliyetinin yarattığı sorunu ortadan kaldırarak "toplumun kendi kendisini yönetme" hedeflemektedir. Platformun hükümet olma amacı yoktur.

2 Sendikal Platform'un mücadelesinde toplumsal yokoluşu hedefleyen uygulamalara destek veren örgütlere ve siyasi partilere yer yoktur. Örneğin "Göç Yasası"nı destekleyenler.

3 Kıbrıs sorununun kısa sürede Birleşmiş Milletler kararları temelinde çözümüne ve Kıbrıslı Türklerin uluslar arası alanda yerini almasına destek verir.

4 Kıbrıslı Türkler'in kendi kendilerini yönetmelerine saygı duyulmalıdır.

5 Türkiye ile Kıbrıslı Türkler arasındaki ilişki karşılıklı saygıya dayalı, siyasi eşitler düzeyinde olmalıdır. Buyuran-emir alan, mantığına dayalı ilişkiye son verilmelidir.

6 Kıbrıslı Türkler'in kendi kurumlarını yönetebileceği bilgi, beceri ve potansiyel vardır. Bu gerçekten hareketle Merkez Bankası, Sivil Savunma Teşkilatı, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nın yönetimi Kıbrıslı Türkler'e devredilmeli, polis ve itfaiye sivil yönetime bağlanmalıdır.

7 Ulusal Birlik Partisi hükümeti koltukta kalma uğruna AKP hükümetinin yaptığı tüm dayatmalara boyun eğerek ve ahlaki sınırların ötesinde milletvekili transferleri yaparak Kıbrıslı Türkler'in siyasi iradesini AKP'ye teslim etmiştir. UBP halka karşı uygulamaları ile Kıbrıs Türk toplumunu yokoluşa sürüklemekte ve işbirlikçilik ve halk düşmanlığı yapmaktadır. Tüm bu gerekçelerle UBP hükümeti siyaseten toplumu temsil etmemektedir.

8 Sendikal Platform T.C. hükümetlerine teslim edilen siyasi iradenin geri alınması mücadelesinde, mecliste temsil edilen partilerin hükümetin atacağı adımlar konusunda etkili olabilmek için, sivil itaatsizlikle birlikte hükümetlerin başka çare bırakmaması halinde meclisten çekilme dahil, tüm eylemleri  desteklemelerini beklemektedir.

9 Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri içişlerimize müdahale etmekten vazgeçmeli, müşavir adı altında "gölge kabine" uygulamasına son verilmeli, T.C. Yardım Heyeti'nin siyasi iradenin kararlarına müdahalesi durdurulmalıdır. Mali destek uygulamaları proje bazında, Kıbrıslı Türk makamlar üzerinden yapılmalı, ihaleler Kıbrıs'ta açılmalıdır.

10 T.C. ile imzalanan protokoller çerçevesin-de Kıbrıslı Türkler'in ekonomik, sosyal ve kültürel yapılarına uymayan ve tamamen siyasi amaç güden dayatma ekonomik paket derhal durdurulmalı, yapılan düzenlemeler ortadan kaldırılmalıdır.

11 Özelleştirme adı altında Kıbrıslı Türkler'e ait kamusal alanların peşkeş çekilmesi uygulamalarından derhal vazgeçilmelidir. Kurumların çalışmaları ve gelecekleri ile ilgili karar verme yetkisi Kıbrıslı Türkler'e aittir.

12 Ülkemizdeki sosyal, ekonomik ve kültürel dokuyu bozan, Kıbrıslı Türkler'in siyasal iradesini ortadan kaldıran vatandaşlık dağıtma uygulamaları derhal durdurulmalı, uluslar arası gözlemciler gözetiminde nüfus sayımı yapılarak ülkedeki kaçak nüfusun geri dönüşü sağlanmalı, kimlikle giriş uygulaması kaldırılmalı, ülkeye girişler kontrol altına alınmalıdır.

13 Gayri insani koşullarda çalıştırılan özel sektör çalışanlarının çalışma koşulları iyileştirilmeli, ILO kurallarının ülkemizde hem kamuda, hem de özel sektörde uygulanması sağlanmalıdır."