Hükümet 3 nükleer santral yapmak istiyor

Çernobil nükleer felaketinin üzerinden 25 yıl geçti. Kazanın ardından 15 bin kişi öldü, 50 bin kişi yaralandı. Açığa çıkan radyasyonda 3,5 milyon kişinin etkilen-diği tespit edildi. Çernobil nükleer santra-lının çevresindeki bölgede, Karadeniz'de kanser hastalığında ülke ortalamalarının üzerinde kanser vakaları görüldü. Dünya, nükleer santralların hiç de güvenli olma-dığı gerçeğiyle tanıştı.

Nükleerci şirketler, Çernobil'in tek bir vaka olduğunu, nükleer santralların aslında güvenli olduğunu ileri sürdü. Bu yalandı. Onlarca büyük kaza oldu. Ancak 'nükleer güvenlidir' iddiasının yerle bir olduğu an Fukuşima felaketi oldu.

 

Japonya'da depremin ardından tsunaminin vurduğu Fukuşima nükleer santralındaki 3 reaktör arızalandı. Reaktörlerden biri Çernobil'de olduğu gibi eridi. Sorun hala çözülebilmiş değil ve Fukuşima'dan açığa çıkan radyasyon hakkında ürkütücü haberler gelmeye devam ediyor.
Çernobil sonrası kanser vakalarını yaşayan, devlet tarafından söylenen yalanlara hala öfke duyan Türkiye halkları Fukuşima'daki felakete rağmen Türkiye'ye üç nükleer santral dikmekte ısrar eden bir hükümetle karşı karşıya.

AKP gözü dönmüşcesine nükleer santralları savunuyor. Başbakan, arızalandığı ya da patladığı anda yüzbinlerce insanı etkileyecek olan nükleer reaktörleri tüpgaz ve kozmetik malzemeleriyle eşit tehlikede gösterirken, nükleer şirketlerin sözcüsü gibi konuşan Enerji Bakanı Taner Yıldız santralların yarattığı tehlikeyi bekar lık ve uçak kazalarıyla karşılaştırıyor.

AKP, Fukuşima'daki felaketin ardından nükleer santral kurma fikrinden derhal vazgeçtiğini açıklayacağı yerde ülkeden ülkeye gezerek 2023 yılına kadar toplamda elektrik üretimi içinde nükleer enerjinin payını yüzde 20'ye çıkaracak üç noktada 15000 megavatlık 12 nükleer reaktör kurmayı planladığını söylüyor.

CHP ve MHP ise nükleer enerjiye karşı değil. Onlar bunun AKP eliyle yapılmasına karşı. Meclisteki muhalefet partileri nükleer santralları Rus şirketin yapmasına itiraz ediyor. Türk şirketlerin yapacağı santrallara ise 'evet' diyor!

Nükleer santralları durdurmak için halkın kendi mücadelesinden başka yol yok. Sermaye partilerinin felakete dave-tiye çıkarması karşısında tüm Türkiye'de nükleer karşıtları ayağa kalktı.
Haziran ayında seçimler gerçekleşecek. 12 Haziran seçimlerinde nükleer santralları savunan partilere oy vermemeliyiz.

Çernobil felaketinin 25. Yıldönümü olan 26 Nisan günü Küresel Eylem Grubu (KEG) İstanbul'da ve birçok şehirde eylem çağrısı yapıyor. 2005'ten bu yana nükleer santralarla karşı aralıksız kampanya yürüten KEG, hükümetten nükleer programından vazgeçtiğini derhal açıklamasını istiyor.
Biz karşı çıkarsak yapamazlar. Akkuyu'ya, Sinop'a, Türkiye'nin ya da dünyanın herhangi bir yerine nükleer santral istemiyoruz.

 

Hadi patlamadı ama ya nükleer atıklar ne olacak?

Nükleer santrallar sadece bir kaza anında tehlike değil. Nükleer santralden çıkan radyoaktif atıklar binlerce yıl ölümcül etkilerini koruyor. Yüksek derecede radyoaktif atıkların doğadan izole edilmesini sağlayacak özelliklere sahip son depolama alanı bugün itibariyle herhangi bir ülkede yok.
Almanya 2014 yılında böyle bir tesise ulaşmak için hala çalışıyor.

104 adet reaktörü bulunan ve elektrik talebinin yüzde 19'unu nükleerden karşılayan ABD yıllardan beri sürdürdüğü ve milyarlarca dolar harcadığı atıklarını Yucca Dağları'na gömme projesinden 2009 yılında vazgeçti.

Bakan Yıldız Akkuyu'da yapılacak nükleer tesisin atıklarının sorumluluğunun Rus şirketinde olduğunu söylüyor. Akkuyu'da ne kadar süre kalacağı belli olmayan atıklar bir süre sonra Rus şirketinin aracılığıyla büyük ihtimal Rusya'ya götürülecek. Dünyanın hiçbir yerinde çözümlenemeyen atıkların son depolama alanını Türk aklı böyle çözer. Oysa ister Akkuyu'da ister Rusya'da bu atıkların çok uzun yıllar doğadan izole edilmesi gerekiyor.

 

Yeni nesil nükleer santrallar güvenli mi?

1986 yılında Rusya'daki Çernobil nükleer santralının çekirdeği eridi, uzmanların ifadesiyle tehlike düzeyi 7 idi. 1986'dan sonra 7 seviyesine ulaşan bir kaza olmadı. Fukushima'nın tehlike seviyesi şimdilik 6 olarak dile getiriliyor, ancak tek değil üç reaktörde sorun var ve tehlike hala giderilmiş değil.
Nükleerin altmış yıllık geçmişi içinde 500 den fazla kaza kayıtlara geçti. Bu kazaların her biri Çernobil noktasına ulaşabilirdi. Ulaşmamış olduğu için şimdi kendimizi şanslı mı hissetmemiz gerekiyor?
Nükleer enerji yanlıları teknolojinin geliştiğini yeni nesil nükleer santralların güvenli olduğunu söylüyor. İlk nesil nükleer reaktörlerin güvenlikleri için uzmanlar yüzde yüz garanti veriyordu.
Three Mile Island ve Çernobil kazalarından sonra " felakete dayanıklı" reaktör inşa ettiklerini söylediler. "Pasif emniyet sistemi" denilen sistemler sayesinde artık ciddi kazalar olmayacağını iddia ettiler. Hatta bu tür reaktörler için " bırak git reaktörleri" adını vermişlerdi.
Maalesef gerçek böyle olmadı. Hala üzerinde çalışılan ve ancak 2045'lerde kullanılabileceği söylenen dördüncü nesil reaktörler için bile artık bu tür garantileri veremiyorlar.
Enerji Bakanı Yıldız ise Türkiye'de kurulacak santralların 9 şiddetinde depreme dayanıklı, devasa bir uçak çarpmasından etkilenmeyecek " bırak git reaktörleri" cinsinden olacağını yalanını söylemeye devam ediyor.


Dünya nükleer peşinde mi koşuyor?

Nükleer santralların sayısı dünyada sürekli ve hızlı bir biçimde artıyor mu?
Enerji Bakanı Taner Yıldız diyor ki 'Nükleer santralların inşası kazalara rağmen devam etti.' Nükleerci bakanı duyan sanki tüm dünyada harıl harıl nükleer santral yapılıyor zannedecek. Oysa durum tamamen farklı:

  • İlk nükleer reaktör 1954 yılında işletilmeye başlandı. 2002 yılında 444 adet nükleer reaktör ile en yüksek seviyeye ulaşıldı. 2010 yılında ise 436 adet nükleer reaktör faaliyet halinde ve bunun kurulu gücü 370 bin megavat.
  • Avrupa'da yapımı süren sadece iki reaktör var bunlar ise Finlandiya ve Fransa'da.
  • Yapımı süren 60'tan fazla reaktörün çoğu Çin'de ve Rusya'da, Hindistan, Güney Kore ve Japonya bu ülkeleri takip ediyor.
  • Amerika'da ise inşaatı devam eden bir reaktör bulunmakta. Bu reaktörün 2012 yılında bitirilmesi planlanıyor yani temelleri atıldıktan tam 40 yıl sonra.
  • Şu anda çalışan 436 nükleer reaktörün çoğu miladını doldurmuş durumda ve 10-15 yıl içinde hizmet dışı kalacak.
  • Nükleer geleceğin enerji türü değil. Sayısı ve kurulu gücü her geçen gün azalan bir sektörden bahsediyoruz.

 


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası