Yaklaşık 5 ay önce futbol kulüplerine dönük başlatılan gözaltı ve tutuklama dalgası çokça tartışma başlatmıştı. Yürütülen operasyona ilişkin, itibarsızlaştırma çabasına girenler, bunun Türk futbolunu bitirme amacı güttüğünü ileri sürmüşlerdi. Onlar gözaltına alınanları (başta Aziz Yıldırım olmak üzere) dürüst ve örnek yaşam tarzına sahip kişiler olarak savunuyordu. Oysa şike soruşturması iddianamesinin tamamlanmasıyla ortaya çıkan tablo, Türk futbolunun da tutuklananların da temiz olmadığını delilleriyle birlikte göz önüne serdi.

İddianamede FB, BJK, Mersin İdman Yurdu, Manisaspor, TS, Sivasspor, Giresunspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor olmak üzere 7 takım yer alıyor. 93 sanığın yer aldığı iddianamede Giresunspor yöneticisi Olgun Peker ve Fenerbahçe yöneticisi Aziz Yıldırım suç örgütü kurmak ve liderliğini yapmakla suçlanıyor. Yıldırım için 51 yıldan 138 yıla varan hapis cezası isteniyor.

Soruşturmaya dâhil olan gizli bir tanık aynı zamanda Ergenekon davasının da gizli tanığı. Bu tanık, mafya lideri Ergenekoncu Sedat Peker ile Fenerbahçe kulübü Aziz Yıldırım arasındaki gizli ilişkileri de ifşa etti.

Bugün şike soruşturmasına dâhil olan isimler ihtimal buz dağının görünen kısmı.

Türkiye'de futbol, derin devletin ve çetelerin cirit attığı ve iç içe geçmiş bir sistem olmuş. Bu nedenle mecliste şikeye karışan işadamlarına ve çete liderlerine neredeyse af niteliğindeki yasa AKP, CHP, MHP ve BDP'nin oylarıyla jet hızıyla çıkarıldı. Kamuoyunun büyük tepkisi üzerine şike yasasını cumhurbaşkanı veto etmek zorunda kaldı. AKP milletvekileri, kirli yasaya sahip çıktı ve hemen Gül'ün vetosuna itiraz etti.

Halk temizlik istiyor. Meclisteki dört parti ise para babalarının isteği doğrultusunda davranıyor.