Paralel yürüyen iki süreç bugün bütün diğer gelişmeleri belirliyor. Bunlardan birincisi ve daha önemlisi savaş. İkincisi ise askeri vesayete karşı mücadele.

30 yıldır süren savaşın maliyeti çok yüksek. Oysa bu savaşı sona erdirmek de bir o kadar kolay.

Kürt halkı özgürlük istiyor. Kürt ulusal kimliğinin tanınmasını istiyor, kendisini yönetmek istiyor ve siyasi temsilcileri ayrılmak istemediklerini her fırsatta belirtiyor.

Barışı kazanmak için bir iki adım atılması yeterli. Herşeyden önce görüşmelerin muhatabı belli: Öcalan. Devlet de bunu tesbit etmiş ve görüşmeler yapmıştı. Bu durumda onun koşullarının düzeltilmesi, taraflarla daha sağlıklı koşullarda görüşebilmesi barış konusunda atılacak en ciddi adım olacaktır.

Kürt dilinin özgürlüğü, öğretimde kullanılması, KCK tutuklularının serbest bırakılması gibi adımlar ise barışı garantileyecek gelişmeler olacaktır.

Öyleyse devletten barış için adım atmasını istiyoruz.

Askeri vesayetin geriletilmesi konusunda bazı olumlu gelişmeler oldu. 12 Eylülcüler yargı önünde, 300’e yakın general ve subay darbe planlama suçundan yargı önünde. Eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ tutuklu.

En son kudretli general Çevik Bir tutuklandı.

Bunlar iyi ama yetersiz. darbelerin daha kapsamlı yargılanmasını istiyoruz.

Sosyalist İşçi barışı kazanmak için özgürlüklerin gelişmesini, özgürlüğün kazanılması için ise barışın kazanılmasını gerekli görüyor.

Barış ve özgürlük mücadelesi birbirinden ayrılamaz.