Rıfat Solmaz
Geçtiğimiz hafta MHP Ankara'da bir miting düzenledi. Kitlesel bir miting oldu MHP mitingi. Sadece Türkiye'nin değil dünyanın en güçlü faşist partilerinin başında gelen MHP'nin sokağa çıkması hayra alamet değil!

Türkiye'de geleneksel solda stalinizmin faşizm analizleri etkili olduğu için, kavramsal düzeyde faşizm tartışmaları havanda su dövmekten daha anlamı olmuyor. Türk solunun bin bir tü faşizm analizi var: Açık, kapalı, yarı açık, sömürge tipi, askeri biçimler altında faşizmler olduğu fikri, stalinizmin sınıf uzlaşmacı faşizm teorisine yaslanır ve tehlikeli bir biçimde faşist partiyi önemsiz hale getirir.

Zaten faşizmin şu ya da bu biçiminin iktidarda olduğu iddiası, gerçek faşist tehlikeye karşı alınması gereken özel tedbirleri gereksiz kılar. Türkiye sömürge tipi faşist bir rejim altındaysa, MHP'ye, özel bir faşist parti olarak yaklaşmaya gerek yoktur.

Bu analiz, faşizme karşı mücadele etmeye istekli olanları hareketsizliğe sürükleyeceği gibi, gerçek faşist tehdidin hareket alanının genişlemesine de neden olur.

Faşizmin kitle ruhu
Faşizmin hareket alanı ise kitlelerdir. Faşizm bir kitle hareketidir. Her zaman kitlesel olmaya çalışan bir harekettir. Kitleleri faşist bir program altında birleştirmeye çalışan bir parti, bu yönde attığı her başarılı adımla iki hedefine birden aynı anda ulaşmaya çalışır. Öncelikle, egemen sınıfı, ancak kendi iktidarının gücüyle kapitalizmin sorunlarının burjuvazi lehine çözülebileceğine ikna etmeye koyulur. Kitle hareketi olarak faşist eylemler, bir yandan da örgütlü işçi sınıfını yıldırmaya, korkutmaya ve nihai olarak dağıtmaya çalışır.

Krizin derinleşmesine bağlı olarak toplumda radikalleşme hızla tırmanmaya başladığında, orta sınıflarda çözülme başladığında, ekonomik, sosyal ve politik krizin derinliği "olağan" parlamenter yöntemlerle aşılamayacak boyutlara ulaştığında, eğer böyle bir dönemde güçlü, kitlesel, kadro düzeyi gelişkin, paramiliter ekiplerini örgütlemiş, silahlanmış, faşist bir parti mevcutsa, işte faşizmin iktidar olması için gerekli koşullar olgunlaşmış demektir.

Leon Troçki, Almanya'da faşizmin yükselişini dakik ve titiz bir biçimde incelediği makalelerinde, son ana kadar, faşist partinin iktidar hamlesi zafer kaznadıktan sonra bile faşizme karşı mücadelenin kazanması için sesini yğükseltti. Ama Troçki faşizm hakkında yazarken, en çok, işçi sınıfının maruz kaldığı her baskıcı rejimi faşist olmakla suçlamanın, kafası kesilmiş bir insanla kolu kesilmiş bir insan arasındaki farkı anlamamak olduğunun altını çizdi. Faşizmin nasıl bir rejim olduğunu en iyi anlatan ve geri kalan tüm baskıcı burjuva rejimlerinden farkını vurgulayan örnek, kolu olmamakla kafası olmamak arasındaki benzemezliği açıklayanıdır.

Faşizm, ve dolayısıyla MHP, kafamızı kesmek için örgütleniyor. Faşizmin temel hedefi, bildiğimiz, beğenmediğimiz, ama her şeye rağmen içinde kapitalizme karşı mücadelemizi örgütleme olanaklarını bulduğumuz ve zaten bir ölçüde de bizim mücadelemizle, yani örgütlü işçi sınıfının mücadelesiyle sınırları genişleyen demokrasinin kafasının kesilmesi, lağvedilmesidir. Devrimci hareketin imha edilmesi, işçi basının yok edilmesi, sendikaların ve sendikacıların ortadan kaldırılması, ırkçılığın hakim ideoloji haline getirilmesi, egemen sınıf adına, zaman içinde egemen sınıfa güven veren faşist çetelerin devlet bürokrasisinin denetimini sağlaması, düşünce özgürlüğünün kısıtlanması değil, faşist düşünceye tüm toplumun mecbur bırakılması ve her zaman olduğu gibi dünya çapında savaşçı, kanlı bir maceranın başlaması faşist hareketin tarihinden ve İtalya, Almanya gibi faşizm deneylerinden çıkartılan sonuçlar.

Bu yüzden ister on kişilik bir faşist örgütlenme isterse milyonluk, MHP gibi bir faşist parti olsun, sosyalistlerin dikkatlerini bir an için bile bu hareketten ayırmamalrı gerekir. Faşizm sadece sırasını kollamaz, sırasını yaratır çünkü.

Bayram değil, seyran değil
Devlet Bahçeli'nin liderliğinde MHP'nin merkeze kaydığı, sokağa çıkmadığı iddialarıyla, MHP'nin merkeze kaydığı ve sağcı ve milliyetçi bir merkez parti olduğu yönündeki tartışmalar gerçeği yansıtmıyor. Türkiye'de 2005 yılında beri mevcut partiler o kadar hılzı bir biçimde sağa kaydılar, milliyetçilik, zaman zaman ırkçılık, o kadar geçer akçe oldu ki, söz konusu olan MHP'nin merkeze kayması değil, merkezin ırkçılaşmasıdır. Merkez MHP'ye yaklaşmaktdır. Sosyal demokrat olduğu iddiasındaki CHP'nin darbeci, ırkçı bir örgütün, Ergenekon'un avukatı olduğunu söylediği koşullarda, solun bazı kesimlerinin Ergenekon'un gönüllü borazanlığını yaptığı siyasi virajlarda, linç havasını sadece faşistlerin değil, "sosyal demokratların" da örgütlediği zamanlarda MHP sokak gücünü harekete geçirmeden siyasal zeminin kendisine doğru kaymasından gayet memnun.

Şimdi mitinglerle yaptığı, bu siyasal havayı kendisine tahvil etmek. Varolan havaya faşist bir biçim vermek. Milliyetçiliği mantıksal sonucuna, Kürt, demokrasi ve özgürlük düşmanlığına götürerek örgütlenmek.

Bu yüzden, sadece canını sıkan her rejimi faşist olarak suçlayanlar değil sadece, sol adına milliyetçilik, yurtseverlik yapanlar da eninde sonunda MHP'nin ekmeğine yağ sürüyor. CHP zaten MHP ile 29 Mart yerel seçimlerinde örtülü ve açık ittifak yaptı. TKP açıklamaları MHP açıklamalarıyla, özellikle Kürt sorununda büyük paralellikler taşıyor.

Solun bazı kesimleri hala kemalizmin, dolayısıyla Türk milliyetçiliğinin sınırlamalarından kopamamış durumda.

Ergenekon ve darbe tartışmalarında kemalist hasssiyetleriyle tarafsız kalmaya çalışanları da eklediğimizde, MHP'nin merkeze kaymasından değil, sosyal demokrasinin ve solun bazı kesimlerinin milliyetçi merkeze kaymasından bir kez daha bahsetmekte yarar var.

Kürt açılımını desteklemeyen sol, Kürt açılımına en sert yanıtı veren partinin, Ergenekon konusunda tarafsız kalan sol, Ergenekon'la aynı kulvarda yürümekte besi görmeyen partinin, her iki durumda da MHP'nin ekmeğine yağ sürüyor. Olağan koşullarda 2011 yılında gerçekleşecek genel seçimler için bir start olarak da görülebilecek MHP mitingleri de, her türden ırkçı, milliyetçi açıklamalar da, Kürt sorununda savaş isteyenler de büyük bir özgürlük mücadelesiyle, hemen, bugün yanıtlanmak zorundadır.

Faşizm ve MHP sulandırmaya gelmez çünkü.

 


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası