Alex Callinicos
Medya, iki hafta önceki Almanya federal seçimlerinin ardından, sol partilerin oylarındaki kötü durumuna sinsice sevindi. New York Times, geçen hafta "Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor - sosyalizmin yavaşça çöküşünün hayaleti" demişti. Haberin devamında, "Kapitalizmin son 75 yıldaki en büyük sorunlarından birinin ortasında, sağ partilerin başarısızlığına rağmen, Avrupa'daki sosyalist partiler ve onların sol kanattan akrabaları, buna eşdeğer bir karşılık bulamadılar. Alman seçmenler Sosyal Demokrat Parti'ye (SPD) %23 oy vererek, onun 2. Dünya Savaşı'ndan beri en kötü performansını göstermesine sebep oldular" deniyordu.

Bu analiz, seçimden zaferle çıkan Angela Merkel'in Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) /Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) ittifakının, 1949'da katıldığı ilk federal seçimlerden beri en kötü sonucunu almasını görmezden geliyordu.

Federal Cumhuriyet tarihi boyunca Almanya parlamentosunu domine eden bu ikili, SPD ve CDU/CSU, toplamda %60'ın altında oy aldılar.

Gerçekte olan ise, merkez partilerin sıkışmışlığı sonucu, hem sağda hem de solda meydana gelen kutuplaşmaydı.

Bundan faydalananlar ise, %14.6 oy alan sıkı neoliberal Hür Demokrat Parti (FDP), %11.9 oy alan radikal solun yeni partisi Sol Parti (Die Linke) ve sola çark etmeye başladıktan sonra %10.7 oy oranına ulaşan Yeşiller'di.

Oy verme işleminin hemen sonrasında seçmenler arasında yapılan bir ankete göre, SPD'nin kaybettiği oyları en çok kendine çeken parti, 780 bin oy ile Die Linke oldu.

Aynı gün yapılan Portekiz genel seçimlerinde de benzer bir tablo ortaya çıktı. İktidardaki Sosyalist Parti, oy oranı %36.6'ya düşünce, parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti.

Bundan faydalananlar arasında ise, oy oranını %9.9'a yükselterek parlamentodaki temsilci sayısını iki katına çıkaran ve %7.9 oy alan aşırı stalinist Komünist Parti'yi geçen Sol Blok vardı.

Bunlar gösteriyor ki, 1990'larda sosyal demokrasi ile yeni liberalizmin evliliğinden doğan sosyal liberalizm bir kriz yaşıyor. Durumu doğru şekilde tespit eden, ilginçtir ki, savaş yanlısı ve Tony Blair destekçisi olan John Lloyd oldu. Lloyd, geçen cumartesi günü Financial Times'da şöyle yazıyordu:

"Bankalarla beraber solun da batmasının ironisi dikkat çekiyordu; ancak belki de görünür olandan daha az çelişkiyle. Avrupa sosyal demokrasisi, özellikle İşçi Partisi, piyasa ve küreselleşme taraftarıydı"

Ekonomideki çöküş, seçmenleri, piyasaya sarılan ana akım sosyal demokrat partileri cezalandırmaya itti. Bu, İngiltere İşçi Partisi'nin lideri Gordon Brown'ın sorunu. Ancak solun sonunun gelmesiyle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Almanya ve Portekiz örneklerinde görüldüği gibi, radikal sol partiler var oldukları ve duruma müdahele ettikleri sürece, ortaya çıkan boşluğu doldurabiliyorlar.

Diğer taraftan, bu durum, sosyal demokrasinin dahi sonunun geldiği anlamına gelmiyor. İngiltere İşçi Partisi'nin Yunan versiyonu olan Pasok, geçen Pazar yapılan genel seçimlerde zafer kazandı. Kazandı, çünkü hem Pasok liderliği krize yanıt olarak sola kaydı hem de radikal solun koalisyonu olan Synaspismos, geçen kış gerçekleşen isyan ve grev dalgasında ölümcül hatalar yaparak sağa kaydı.

İngiltere'de bizim sorunumuz, radikal sol bir partiye benzeyen hiçbir şeye sahip olmayışımız. Henüz başlangıç noktasında dahi değiliz. Almanya'daki Sol Parti ve Portekiz'deki Sol Blok gibi başarılı örnekler ise çok farklı bir açmazla, ana akım politikaları hesaba katmaya başlama aşamasıyla karşı karşıya.

Portekiz Başbakanı José Socrates, yasama hakkının devamı için Sol Blok'un ve Komünist Parti'nin oylarına ihtiyaç duyabilir. Seçimlerden hemen sonra, büyük sermaye, ondan bir merkez sol koalisyonunu reddetmesini istedi.

Ancak böyle bir koalisyon, Sol Blok için de bir tuzak olabilir. İtalya örneğindeki yeni sol parti, Rifondazione Comunista, savaş yanlısı sosyal liberal hükümette yer alarak kendi kendini yıkmıştı.

Almanya'da Merkel FDP ile merkez sağ koalisyonu kuruyor. Yine de, aynı tuzak 2013'teki federal seçimlerden sonra sol parti Die Linke'nin de karşısına çıkabilir.

Hayır, sol ölmedi. Ancak yaşaması için, kendi tarihinden ders alması gerekiyor.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası