Dört önemli yargı olayı arka arkaya geldi. Birincisi Hrant Dink cinayetinin temyize gönderilmesi. Savcı bu cinayetin Ergenekon ile ilişkili olduğu da ısrar ediliyor.

Hrant Dink davasında daha önce de Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun verdiği rapor devlet görevlilerinin cinayette payının ve sorumluluklarının olduğuna işaret etmişti.

İkinci önemli gelişme Balyoz darbe planı davası. Bu davada 250’si tutuklu 365 sanık hakkında ağır hapis cezaları isteniyor ve öyle görülüyor ki sanıklar bu ağır cezaları alacak.

Üçüncü önemli dava eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yargılanması. Başbuğ’un bütün itirazlarına rağmen mahkeme davaya devam ediyor ve öyle görülüyor ki Başbuğ da ağır bir ceza alacak. Bu dava da sanıklar suçları birbirlerinin üzerine atmaya başladı bile.

Dördüncü ve en önemli dava ise 4 Nisan’daki dava. 12 Eylül cuntasının hayatta ki iki generali hakkındaki dava.

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanması ile Balyoz davasından 365 muvazzaf ve emekli subayın darbe planladıkları için yargılanması birbirlerini tamamlayan çok önemli gelişmeler.

Darbe yapmış iki generalin iki kere müebbet hapis cezası istemiyle yargılanması herkes için örnek olacak bir adım.

12 Eylül’ü gerçekleştiren generallerin ve günümüzde darbe yapmaya kalkışan generallerin ve diğer subayların yargılanması bir mücadelenin ürünü.

Yüz binlerce insan “Dur de, dur de darbelere dur de” diyerek sayısız kereler yürüdü. Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu defalarca çeşitli kentlerde sokaklara çıkarak “İlker Başbuğ çeneni kapa” dedi. Ve 12 Eylül referandumunda “Yetmez ama Evet” diyenler askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını, 12 Eylül’ün generallerini koruyan anayasanın geçici 15. maddesinin kalkmasını sağladı.

Bu mücadelelerin bir sonucu olarak darbelere ve darbecilere karşı kazanımlar elde edildi.

Bazı siyasi hareketler ise referandumda “hayır” diyerek 12 Eylül generallerini korudu. Bunlardan birisi de CHP. Ne var ki CHP 4 Nisan günü başlayacak olan davada müdahil olacağını duyurdu. Yani “hayır” demekle hatalı olduklarını kabul etmiyorlar ama kazanılan hakkı kullanıyorlar.

Sosyalistler askeri vesayetin kalktığını düşünmüyor. Darbe tehlikesinin ortadan kalktığını düşünmüyor. Bu nedenle darbecilere karşı her mevziyi geliştirmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.

 

Suriye’nin dostları

Geçtiğimiz hafta Suriye’nin Dostları İstanbul’da toplandı. Düne kadar Esad’ın yanında tutum almış, Esad’ı, Kaddafiyi, Mübarek ve Bin Ali’yi desteklemiş emperyalist güçler bugün Suriye’nin Dostları adı altında Esad’a karşı tutum alıyor.

Türkiye’den de bazıları bu tutuma katılıyor. Esad rejimini antiemperyalist olarak göstermeye çalışan bu politik parti ve gruplar Esad’ın halkın düşmanı olduğunu gizliyor, Suriye halkının haklı özgürlük talebine karşı tutum alıyorlar.

Suriye’nin Dostları adı altında yapılacak bir emperyalist müdahale asıl olarak Suriye’de aşağıdan yükselen devrimci ayaklanmayı bastıracak ve Esad’ın yerine gene emperyalistlerle iyi geçinecek, Suriye ekonomisini yeni-liberal politikalar ile dünya pazarına bağlayacak bir yönetimin gelmesini sağlayacaktır.

Sosyalistler kendi halkının katili Esad diktatörlüğüne karşı Suriye halkının yanında, emperyalist müdahaleye karşı da yine Suriye halkının yanındadır.


Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası